Hava Durumu

“Açlık sınırının altında yaşıyoruz”

Türk-İş Temmuz Ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırması yaptı. Araştırmaya göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 75 lira olurken, yoksulluk sınırı 6 bin 760 liraya yükseldi. Bekâr ve çocuksuz bir çalışanın 'yaşama maliyeti' ise 2 bin 565 lira olarak belirlendi. İşsizlikle mücadele eden vatandaşlar, yaşam şartlarının pahalı olmasından, gıda ürünlerindeki fiyatlardan, kira fiyatlarından, asgari ücretten ve yapılan zamlardan şikâyetçi oldu.

Haber Giriş Tarihi: 30.07.2019 19:52
Haber Güncellenme Tarihi: 30.07.2019 20:52
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazeteekspres.com/
“Açlık sınırının altında yaşıyoruz”

Türk-İş, temmuz ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasını yayınladı. Araştırmaya göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 75 lira olurken, yoksulluk sınırı 6 bin 760 liraya yükseldi. Bekâr ve çocuksuz bir çalışanın 'yaşama maliyeti' ise 2 bin 565 lira olarak belirlendi. 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0.39 artış gösterirken fiyatlardaki artış yüzde 6.91 oldu. Gıda enflasyonunda son on iki ay itibariyle artış yüzde 19.38 oldu. Yıllık ortalama artışı ise yüzde 22.86 oldu. Vatandaş yükselen rakamlardan, asgari ücret fiyatlarından, yapılan zamlardan ve vergilerden şikâyetçi oldu. İşsizlikle mücadele eden vatandaş yaşam şartlarının bu denli yüksek olmasından yakındı. Hemen her yerde uygulanan zamlardan ‘Belimiz büküldü’ diyen vatandaş Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla yükselen kurban fiyatlarına da tepki gösterip ‘ Kurban da kesemeyeceğiz’ diyerek tepki gösterdi. Geçim sorunlarından dolayı hane halkıyla bir savaş veriliyor. Sürekli bütçelerini sıkan hatta ay sonunu getiremeyip sürekli bankalara borçlu hale gelen vatandaşın derdine bir çare bulunması gerek. Kentte piyasanın durgun olması esnafı çok etkiliyor. Senet ve ya çeklerini ödeyemeyen esnaf kepenk kapatıyor. Kurban Bayramı neşesi yerini açlık ve yoksullukla mücadele eden, işsiz ve ya asgari ücretle geçimini sağlamaya çalışan binlerce insanın hüznüne bırakıyor.

“Vatandaş Para kazanamıyor”

Geçim sorunlarından ve yaşam şartlarından dolayı reklam atölyesini kapatmak zorunda kalıp çok zor günler yaşadığını belirten Şahin İmer, “ Sorun sadece vatandaşın açlık ve ya yoksulluk sınırında olması değil, asıl sorun vatandaş para kazanamıyor. Bugün asgari ücretle çalışabilecek bile bir iş ortamı bulunmuyor. Benim üç yetişkin çocuğum var ve iş bulamıyorlar. Şuan hane halkının giderini toplayınca vatandaşın kazancını karşılamıyor ve çok yüksek rakamlar altında eziliyorlar. Sadece hane halkının mutfak masraflar, elektrik ve su faturaları kazancın üzerinde oluyor. Ben 8 yılın üzerinde kendi yağımda kavruluyorum. İş olursa para kazanıyorum yoksa geçimimi sağlamak için kırk takla atıyorum. Bu durumda olmama rağmen hiçbir sosyal yardımlaşmadan yararlanamıyorum. Gıda yardımı ve buna benzer yardımlara da başvuramadım. Geçimimizi sağlamakta çok zorlanıyorum. Vatandaşın üzerine bir iki yıl içerisinde zamlar yağdı. Bir de ekmeğimizi böldüğümüz Suriyeli misafirler bizim iş sektörünü tamamen bitirdi. Bugün yaklaşık iki milyon nüfusun üzerine dörtte biri kadar mülteci nüfusu da binince vatandaşlar mağdur edildi. İnşaat sektörü bu günlerde patlamak üzere ve çoğu inşaat şirketi de kapandı.”

“İşlerimiz Elimizden Alındı”

Suriyeli misafirler kendi işlerini kendi yakınlarına yaptırıyor ve yerli halka para kazandırmıyorlar diyen İmer, “ Ben reklam ve tabela işi yapıyordum. Benim dükkânımı kapatmamda ki temel sebep ise mültecilerin benim işimi elimden almasıydı. Gaziantep’te neredeyse ekonomi de ırkçılık hâkim olmaya başladı. Suriyeli misafirler kente ilk geldiğinde işi bize veriyorlardı fakat günümüzde sadece kendi akrabalarına ve yakınlarına yaptırıyorlar. Zaten yerli halk ekmeğini zor kazanırken herkes dükkân kapatmaya başladı. Sorun sadece açlık ve yoksulluk sınırı değil. Bir diğer sorun ise kiralık konut fiyatlarında yüksek fiyatlardır. Asgari ücretle çalışan bir birey yaklaşık bin lira kira ödüyor. Günümüzde kiralık ev bulmak bile mucize oldu. Gaziantep gibi bir yerde her sektör çok kötü bir şekilde etkileniyor. Elimizde ki ekmeğimiz elimizden alındı. Bir pastayı dörde ve ya beşe böldük. Bütün insanlığın temel ihtiyacı olan doğalgaz ve su faturalarıyla başımız dertte. Faturayı geciktirdiğimizden dolayı doğalgazımız kesilip biz zor durumda bırakıldık. Her ay faturalar birikiyor ödeyemiyoruz. Bundan 10 yıl önce bayramlarda çocuklara kıyafetler alırdık ve kurban kesmediğimiz bayram olmazdı. Son üç yıldan beri ‘Acaba elektrik ve su faturalarını ödeyemediğimizden dolayı kesilir de bayramda mağdur olur muyuz?’ diye düşünüyoruz.

“Vatandaş Boğuluyor”

Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla çiftçilerin de mağdur edildiğini söyleyen İmer, “ Kurban fiyatları çok yüksek oldu. Günümüzde çiftçilerimizde hakkı yeniyor. Geçen yıllarda 25 liraya aldığı yemin torbasını şimdi bu yıl 78 liraya alan yüzlerce çiftçi var. Çiftçilere destekleme sözü verildi fakat destekleme verilmedi. Çiftçi yem alamadığından bütün hayvanlarını kesimhaneye yollamak zorunda kaldı. Biz bir ve ya iki yıla kadar et ürünlerinde dışa bağımlı olduğumuz gibi süt ve süt ürünlerini de dışarıdan alacağız. Bugün normal bir litrelik pastörize sütün fiyatı 4 lira 50 kuruş olmuş. Süt üretici onu 1 liradan satamıyor. Kafe ve restoranlarda uygulanan fiyatları da göz önüne aldığımızda asgari ücretle çalışan ve ya çalışamayan insanlar gidemiyor. Gaziantep çok pahalı bir şehir oldu. Bir öğün yemeği 20 lira olunca 5 hane halkı olan vatandaştan 100 lira para çıkacak. Ay da 3 bin lira bedeli olan bir yemek listesini görünce asgari ücretle bakıldığı zaman hesapta bin lira açık oluyor. Vatandaş da bunu karşılamak için her ay bin lira bankalara borçlanıyor. Ülke genelinden bütün vatandaşların hepsi bankalara borçludur. İhtiyaç kredisi, ev kredisi ve araç kredisinin altında vatandaş boğuluyor. Vatandaş ‘Bayramdan sonra bayramda yaptığım borçları ödeyebilir miyim, borca kurban alabileceğim bir yer bulabilir mitim?’ diye düşünüyor. Son 10 yılda getirilen zamlar her şeyi açıklıyor. 2007 yılın da yaşanan ekonomide ki yaşanan gizli depresyon herkesi etkilemişti. Günümüzde ise bütün esnaf çok zor durumda ve bir çare bulunması gerekiyor” diyerek sözlerine son verdi.

Vatandaşa El Uzatılmıyor.

Abdurrahman Göğebakan, “Ben inşaat işçisiyim ve 53 yaşındayım. Benim hane halkım işe 6 kişiden oluşmaktadır. Günlük 100 lira para kazanıyorum. Fakat inşaat sektöründe yaşanan durgunluktan dolayı temmuz ayında sadece yedi gün çalışabildim. Bu ay toplam kazancım 700 liradır. Çok perişan durumdayım. Ben 6 kişilik bir hane halkı olmama rağmen günde 20 lira bütçe ayırabiliyorum. İşime toplu taşıma araçlarıyla gidip gelmekteyim. Benim işime gidiş geliş ücretim günde 6 lira ve bu ayda 120 lira yapıyor. Son yıllarda getirilen bütün zamlar bizi çok mağdur ediyor. 4 aydır düzgün bir para kazanamadım. Hane halkından sadece bir oğlum çalışıyor. Onunda kazanmış olduğu asgari ücret sadece ona yetiyor. İleride evlenmek istediğinde ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum. Giyim ve kıyafet masraflarımızı karşılayamıyorum. Yakınlarımızın vermiş olduğu eskilerle giyiniyorum. 4 yılda kendime sadece bir gömlek alabildim. Derdimizi kimseye anlatamıyoruz. Benim 1985’ten buyana durmadan inşaatlarda çalışarak ömrümü çürüttüm. Boğazım kısarak kazandığım arabama mazot koyamıyorum. Geçen günler de 428 lira pul parası yatırdım ve çok zorlandım. Aracın lastiğini alsam yağını değiştiremiyorum, vergisini ödesem aç kalıyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum.Şimdi uzun zamandır emeğim olan aracımı satmaya gidiyorum. Hane halkı istemiyor ama satmak zorundayım. Babamdan kalan 69 metrekare evde 6 kişi yaşıyoruz. Evden atılmak üzereyim. Hayat çok pahalı oldu. İş olsa sorun değil çalışır öderim fakat Gaziantep’te piyasa çok durgun. İş olduğu zamanlarda Pazar günleri çalışmama rağmen zorlanıyordum. Ben hiçbir sosyal yardımlaşmadan yararlanamadım. Emeklisin ve ya sigortalısın diye vatandaşa el uzatılmıyor. Bu sorunlara bir çözüm bulmak gerekiyor” diye konuştu.

“Vatandaşın Uçan Kuşa Borcu Var”

Hüseyin Kılınç, “Ben 52 yaşında inşaat işçisiyim. İş olduğu günlerde günde 80 liraya çalışıyorum. Bir inşaat şirketinde ne zaman çalışırsam o zaman sigortalı olarak görülmekteyim. Çocuklarımı evlendirdim ve evde iki kişi yaşıyoruz. Evim kira ve ayda 700 lira kira ödüyorum. Geçim şartları beni çok zorluyor. Zaten vatandaş sürekli mutfak masraflarını kısıyor. Herkes kendisini bütçesine göre ayarlamaya çalışıyor fakat yine ay sonu bekleniyor. Vatandaş durumdan çok şikâyetçi oluyor.  Ben önceden kömür yardımından yaralanıyordum fakat bu yıl onu da elimden aldılar. Bugün bir milletvekilinin maaşıyla asgari ücret arasında dağlar kadar fark var. Çalışan kişilerden fazla çalışmayan kişiler var. İşsizlik aldı başını gidiyor. Çok zor günler geçiyoruz. Akşam yemeğini nasıl ayarlarız diye bir gün boyunca düşünüyoruz. Gaziantep’te hemen hemen her sektörde bir durgunluk var. İşverenler maliyetten kısmak için işçi çıkarıyorlar. Küçük esnaf bankalara borçlu halde ve vatandaşın uçan kuşa borcu var” diye sözlerini tamamladı.

“Sürekli Bütçeden Kısıyoruz”

Mustafa Altın, “ Ben bir seyyar satıcıyım. 36 yaşındayım ve hane halkımda 6 kişi yaşamaktadır. Aylık bin 100 lira kira ödemekteyim. Market masraflarım yaklaşık bin lirayı geçiyor. Çocuklarımın 3 tane eğitim görüyor. Aylık üç yüz lira servis ücreti ve yaklaşık iki yüz lira kırtasiye masrafı ödüyorum. Önceden Bağ-Kur’luydum fakat şimdi hiçbir sosyal güvencem yok. Hastaneye gitmemek için hasta olmamaya çalışıyoruz. Sürekli bütçeden kısıyoruz. Mutfak masraflarımızı gidermek için marketten eksik poşetlerle çıkıyoruz. Son zamanlarda yapılan zamlar ve getirilen ek vergiler çok yüksek fiyatları barındırıyor. Bir hesaplama yaptığımız zaman çocuklar aç kalıyor. Piyasa çok daraldı ve esnaf içerisinde iflas veren çok fazlalaştı. Gelecek yıllarda çok fazla yıpranacağız. Gaziantep’te piyasa son yıllara göre çok fazla durgunlaştı. Suriyeli misafirlerle belimiz büküldü. Mültecilerin dükkân açmasının önüne geçilmesi lazım. Yerli halkın işi elinden alınıyor. Suriyeliler ilk geldiği yıllarda sürekli herkesten alışveriş yapıyorlardı ama günümüzde sürekli kendi aralarında para aktarıyorlar. Bizim ülkemizde çalışıp döviz yaparak kendi ülkelerinde harcıyorlar. Ekonomiye katkı sağlamayıp darbe yapıyorlar. Kendi esnaflarından geçiniyorlar. Bizim ile irtibatı bile kopardılar. Bizlere bir fayda sağlamıyorlar. Ekonomi patlamak üzeredir. İcra daireleri dosyalarla doldu taşıyor” dedi.

Y.ANKAY

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.