Hava Durumu

Eğitim, ticarileştiriliyor…

Eğitim Sen Gaziantep Şubesi tarafından 2019-2020 Eğitim-Yılı 1.Yarıyılına ilişkin Eğitim Raporu hazırlandı. Hazırlanan raporda, eğitim sisteminde meydana gelen ticarileşme, dinselleşme çabalarına ve Gaziantep’in eğitimdeki başarısızlığına dikkat çekildi. Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Başkanı Ali Ersönmez, “Teşvik politikaları ile özel okul sayılarının ve bu okullara giden öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasını beraberinde getirmiş olmasına rağmen, eğitim kurumu olmaktan çok birer ticarethane gibi işletilen çok sayıda okulun ekonomik gerekçelerle iflas etmesiyle sonuçlandı. Gerek vakıf ve derneklerle, gerekse işveren örgütleriyle imzalanan ‘işbirliği protokolleri’ ile eğitimde piyasalaştırma ve dinselleştirme uygulamaları iç içe geçmiş şekilde hayata geçirilmektedir” ifadelerini kullandı.

Haber Giriş Tarihi: 17.01.2020 18:57
Haber Güncellenme Tarihi: 17.01.2020 20:57
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.gazeteekspres.com/
Eğitim, ticarileştiriliyor…

Eğitim Sen Gaziantep Şubesi tarafından 2019-2020 Eğitim-Yılı 1.Yarıyılına ilişkin Eğitim Raporu hazırlandı. Hazırlanan rapora ilişkin Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez açıklamalarda bulundu. 18 milyon öğrencinin karne aldığını belirten Ersönmez, “2019-2020 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 17 Ocak 2020 tarihinde sona erdi. Türkiye’de 946 bini resmi okullarda, 170 bini özel okullarda olmak 1 milyonu aşkın öğretmen ve 18 milyona yakın öğrenci yarıyıl tatiline girecektir.  Gaziantep ilimizde ise 629 bin 243 öğrenci ve 24 bin 413 öğretmenin 17 Ocak 2020 tarihi itibari ile tatili başlıyor. Eğitimin niteliğinde yıllar içinde yaşanan gerileme, eğitimde yaşanan ticarileşme, belirsizlikler, okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim,  öğrencilerin cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocukların taciz ve istismara uğraması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak dikkat çekmektedir.”

ORTALAMA EĞİTİM SÜRESİ 9 YIL İLE SINIRLI KALDI

“4+4+4 sonrasında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia edilmesine rağmen, ortalama eğitim süresi 9 yılda kalmıştır. Türkiye’de her üç okuldan birinde ikili eğitim yapılmaktadır. MEB verilerine göre ikili eğitim yapılan okul oranı 2018’de yüzde 33,83 iken, 2019 hedefi yüzde 29’dur. 2020 yılında 4+4+4 sisteminden kaynaklı olarak lise çağındaki öğrenci oranının yarı yarıya artması beklenmektedir. Bu durum özellikle liselerde ikili eğitim uygulamasını daha da yaygınlaştıracak, MEB’in hedeflediği rakamların çok üzerine çıkılacaktır.”

ANADOLU LİSELERİNDE İKİLİ EĞİTİME GEÇİLDİ

 “MEB’in yanlış okullaşma politikasının bir sonucu olarak, 2019 LGS sonuçlarına göre öğrencilerin Anadolu Lisesi taleplerini karşılamakta zorlanan MEB, çareyi tam gün eğitim yapan Anadolu liselerinde yeniden ikili öğretime geçmekte bulmuştur. İkili eğitimden kaynaklı olarak öğrencilerin şafak vakti derse girip akşam karanlığında dersten çıkmalarına neden olmuştur. Öğrencilerin ilgi, yetenek, gereksinim ve tercihlerini dikkate almayan, okullaşma politikasını ve buna bağlı olarak kontenjanları bunlara göre oluşturmayan MEB’in yanlış politikaları nedeniyle öğrencilerin istediği okul türünde ve okulda eğitim alma hakkı açıkça ihlal edilmiştir. Velilerin, öğrencilerimizin en çok talep ettiği akademik liselerin sayısının ve kontenjanlarının artırılması, ekonomik kriz gerekçe gösterilerek durdurulan okul ve derslik yapımının hızlandırılmasıdır. PISA 2018 sonuçları Türkiye’de eğitimin durumunu ortaya koymuştur. Türkiye, 37 OECD ülkesi arasında okuma becerilerinde 466 puanla 31'inci; Matematik okuryazarlığında 454 puanla 33'üncü, Fen bilimlerinde 468 puanla 30'uncu olmuştur.”

DEVLETİN EĞİTİM HARCAMALARI HER YIL AZALIYOR

“2018 sonuçları Türkiye’nin okuma alanında ancak PISA 2012’deki seviyesine yaklaşabildiğini, matematik ve fen alanlarında ise 2012 seviyesinin üzerine ancak çıkılabildiğini göstermektedir. PISA raporunda yer alan en önemli uyarı ise sınıfsal farklılıkların eğitim ortamına yansımasıdır. Öğrencilerimizin PISA’da yüksek ve düşük puan alanların aynı okulda bulunma oranının yüksekliği okullar arasındaki farklılığı kanıtlamıştır. Eğitimde sınıfsal eşitsizlikler her geçen yıl artarak sürmektedir. Türkiye’de ise eğitimde yaşanan ticarileşmenin sonucu olarak kamusal eğitim harcamalarının oranı yüzde 72,9, hane halkı ve özel kaynaklardan yapılan eğitim harcamalarının oranı yüzde 27,1’dir. Devletin eğitim harcamalarına yaptığı katkı yıllar içinde istikrarlı bir şekilde azalırken, hane halkının cebinden yaptığı eğitim harcamalarının payı istikrarlı bir şekilde artmaya devam etmektedir. Türkiye’de faaliyet yürüten özel okullar AKP ile birlikte altın çağını yaşamaya başlamıştır. Özel okul ve özel okula giden öğrenci sayıları tüm zamanların rekorunu kırmış durumdadır. Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirmenin ne kadar hızlı gerçekleştiği açıkça görülmektedir. Bu durum, kamusal eğitimin hükümet ve MEB işbirliği ile ortadan kaldırılarak, özel öğretimin devlet desteğiyle ihya edildiğinin kanıtıdır.”

ÖZEL OKULLAR BİRER BİRER KAPANIYOR

“2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk yarısında ekonomik kriz nedeniyle çok sayıda özel okul kapısına kilit vurmuş, çok sayıda öğrenci ve öğretmen mağdur edilmiştir. Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) son bir yıl içinde 200’e yakın özel okulun kapandığı ya da devir olduğunu açıklamıştır. Teşvik politikaları ile özel okul sayılarının ve bu okullara giden öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasını beraberinde getirmiş olmasına rağmen, eğitim kurumu olmaktan çok birer ticarethane gibi işletilen çok sayıda okulun ekonomik gerekçelerle iflas etmesiyle oluşan mağduriyetlerin giderilmemesi önemli bir sorun olmayı sürdürmektedir. Gerek vakıf ve derneklerle, gerekse işveren örgütleriyle imzalanan ‘işbirliği protokolleri’ ile eğitimde piyasalaştırma ve dinselleştirme uygulamaları iç içe geçmiş şekilde hayata geçirilmektedir. Özellikle vakıf ve cemaatlerle imzalanan protokollere yargı kararlarına rağmen ısrarla devam edilmesi dikkat çekicidir.”

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER ÜZERİNDE MOBİNG ARTIYOR

“Öğretmen atamalarında mülakat uygulamasında ısrar, liyakatin adım adım terk edilerek, yerine sadakatin gelmesine neden olmuştur. 15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmazken, Kasım 2019 itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısı 103 bine ulaşmıştır. Ülke çapında görev yapan ve tamamına yakını asgari ücretim altında ücret alan ücretli öğretmen sayısı ise 100 bin civarındadır. Sözleşmeli, ücretli güvencesiz çalışma nedeniyle eğitim ve bilim emekçileri üzerinde mobbing daha da artmıştır. Gaziantep’te bir öğretmenin, bir eğitim ve bilim emekçisinin güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle yaşamına son vermesi güvencesizliğin yarattığı baskının, mobbingin somut fotoğrafıdır. Sözleşmeli, ücretli ya da başka bir ad altında yapılan öğretmenlik uygulamalarının tamamına son verilmelidir. Ancak yıllardır fiilen uygulanan ücretli öğretmenlik gerçekliği önümüzdeki temel sorunlardan birisi olması nedeniyle eşit işe eşit ücret hakkının ve tüm özlük mesleki hakların bütün öğretmenler için uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle öğretmenler arasında kadrolu, sözleşmeli ya da ücretli öğretmen ayrımı yapılması doğru değildir.”

GAZİANTEP SON SIRALARDA OLMAYA DEVAM EDİYOR

“2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir. Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar, elbette ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullarda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız değildir. Gaziantep’te Eğitim Sorunları sürmektedir. İkili ve birleştirilmiş sınıf uygulaması eğitimi geriye götürmeye devam ediyor. Yanlış okullaşma sonucu Anadolu liseleri kapasitesinin üzerinde öğrenci alırken, Meslek ve İmama Hatip okulların binaları kapasitelerinin çok altında öğrenci ile eğitim sürdürmektedirler. Suriyeli öğrencilerin örgün eğitime dahil edilmesiyle, sınıf mevcutları artmış, öğretmen yükü büyümüş ve öğrenciler arasındaki dil, sosyo kültürel, ekonomik vd. farklılıklardan dolayı uyum ve bütünlüklü eğitim sağlanamamıştır. Derslik başına düşen öğrenci sayıları Türkiye ve OECD ortalamasının çok üzerindedir. Öğretmen açığı ve ücretli öğretmen uygulaması ilimizde devam etmektedir. Okullardaki sosyal etkinlik alanları(kütüphane, sportif alanlar, etkinlik sahaları vb.) yetersiz veya dersliklere dönüştürülmekte. Bölgeler arası eğitimdeki farklılık büyümekte, alt yapı, öğretmen devamlılığı, sınıf mevcutları farkı, ikili öğretim, derslik ihtiyacı sorunu sürmektedir. LGS, YKS gibi merkezi sınavlarda iller arası sıralamada Gaziantep son sıralarda olmaya devam ediyor. MEB’e bağlı  kurumlarda siyasal kadrolaşma tüm sürerken, verimlilik ve liyakat adeta yok sayılmaktadır. Ekonomi, ticaret, sanayi kenti Gaziantep’i kültür, eğitim, sosyal yaşam kenti yapmak için eğitime ciddi yatırımlar yapılmalı ve saydığımız sorunların bir an önce adım adım ortadan kaldırılması gerekmektedir. Gaziantep mutlu, güvenli, nitelikli ve iyi yaşamak hepimizin hakkı. Bunun için el ele eğitim sorunlarına evrensel, bilimsel, demokratik ve  eşitlikçi temelde yatırım yapma zamanı” ifadelerine yer verdi.

Y.ANKAY

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.