Yaşayabilmek için yerine getirmemiz gereken şartlardan biri de beslenmek. Beslenme her yaşta çok önemli olmuştur. Çünkü vücudumuzun, iskelet ve kas sisteminden tutun zihinsel gelişime kadar her şeyi etkilemektedir.  Beslenmenin önemli olduğu konusunda hemfikiriz tabi ki fakat her şeyin bir dengesi olduğu gibi bu konuda da denge önemli bir yere sahiptir. Öyle olmasa atalarımız "her şeyin azı karar çoğu zarar" sözünü boş yere bizlere kazandırmazlardı. Ama biz yine de ipin ucunu kaçırıp kendimizi diyet listelerine uydurmaya çalıştığımız, beslenme programlarında buluyoruz.

Diyet artık bir çoğumuz için hayatımızda 1 kere bile olsa deneyimlediğimiz bir süreç oldu. Hepimizin yolunun diyet listelerine düşmesinin sebebi bizlerin doyumsuzluğu mu yoksa sürekli eleştirdiğimiz besin içeriklerinin değişmesinden mi? Bu sorunun cevabını vermek bize düşmez fakat inkar edilemez bir gerçek var ki söz konusu yemek ve yiyecekler olunca, doyumsuzlaşıyoruz.

 Bütün bunların yanında bir de gastronomi şehri olan Gaziantep'te yaşamak…. Kebaplar, dolmalar, baklavalar ve daha neler neler…

  Doymak bir tarafa, yemek yemek zevke dönüşüyor ve bizler açlığımızı doyuma ulaştırmayı geride bırakıp zevklerimizi doyuma ulaştırmanın peşine düşmüş buluyoruz kendimizi.  Tabi tatlı, acı, ekşi kendimizi hiçbir lezzetten mahrum bırakmayalım. Her şeyden ama kararında yemesini bilelim ki sonrasında onlardan kurtulmak için büyük efor harcamak zorunda kalmayalım. O zaman sorumuzun cevabını zaten bulmuş oluyoruz," yaşamak için yemeli" diyor ve Gaziantep'te yaşamaktan daha büyük zevk almaya bakıyoruz.