"Küçük çakıl nehir boyunca yüzüyor, kız ise sessizce çakılın gidişini izliyordu. Nehrin sesiyle bütünleşmiş ruhunun verdiği huzur, birden kendini çakıl, hayatını da nehir gibi hissettiği o an bozuldu. Gözlerinden dökülen kristal tanecikleri hafifçe gülümseyen dudaklarına tuzunu bırakmıştı bile. Birden o çakılın başka bir çakılla karşılaşacağı o denizin çok uzakta olmadığını ve bu buluşmanın aynı yolu paylaşmak için muhteşem bir başlangıç olacağını düşündü...
*Hayat şaşırtıcı, derin, geniş ve güçlü bir nehirdir, ne ile karşılaşacağımızı hiçbir zaman bilemeyiz "Feride Serin'in anlatımı gayet anlamlıydı.
Hayatımız nehir gibi ne zaman kiminle tanışacağımız da belli değil. Koca nehirde hangi çakıl taşları yolumuza çıkacak, hangi çakıl taşları ayağımıza takılacak bilemiyoruz.
Savcı Muammer Akkaş, Gezi iddianamesini hazırlarken orada sadece eşit yaşam hakkı isteyen, adalet isteyen, yeşili koruyan gençlere terörist yaftasını yapıştırmıştı. O zaman bu savcı görevini yapıyordu ve kahramandı. Yargı bağımsızdı. Aylar sonra aynı savcı bir takım elitleri gözaltına aldı. İçerisinde bakan çocukları da vardı. Kahraman savcı bir anda vatan haini muamelesi görmeye başladı. Bu kadar kısa sürede ne değişti? Savcının eli yapılan yolsuzluklara uzanınca, elitler ve siyasetçiler rahatsız oldu. Savcı da anında kötü adam, meydanlarda sürekli adı anılmaya, kötülenmeye başladı.
Gezi eylemcilerine terörist derken, eğitim hayatları , gençlerin sicillerine işlenirken, eylemlere katılan insanlar işlerinden olurken kimse sesini çıkarmamıştı.. O zaman bağımsız yargının, bağımsız savcıları görevini yapıyordu. Bakan çocuklarına, elit işadamlarına, bürokratlara dokununca cemaatin adamı , haddini bilmez birisi ilan edildi.
Bu arada kimsenin yaptığının yanına kalmadığını görmüş olduk. Ne diyelim?
Bu ülkede arkan sağlam olacak? Yoksa halin harap…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Semra ÖZTÜRK AKTAŞ
Hayatımızdaki çakıl taşları
"Küçük çakıl nehir boyunca yüzüyor, kız ise sessizce çakılın gidişini izliyordu. Nehrin sesiyle bütünleşmiş ruhunun verdiği huzur, birden kendini çakıl, hayatını da nehir gibi hissettiği o an bozuldu. Gözlerinden dökülen kristal tanecikleri hafifçe gülümseyen dudaklarına tuzunu bırakmıştı bile. Birden o çakılın başka bir çakılla karşılaşacağı o denizin çok uzakta olmadığını ve bu buluşmanın aynı yolu paylaşmak için muhteşem bir başlangıç olacağını düşündü...
*Hayat şaşırtıcı, derin, geniş ve güçlü bir nehirdir, ne ile karşılaşacağımızı hiçbir zaman bilemeyiz "Feride Serin'in anlatımı gayet anlamlıydı.
Hayatımız nehir gibi ne zaman kiminle tanışacağımız da belli değil. Koca nehirde hangi çakıl taşları yolumuza çıkacak, hangi çakıl taşları ayağımıza takılacak bilemiyoruz.
Savcı Muammer Akkaş, Gezi iddianamesini hazırlarken orada sadece eşit yaşam hakkı isteyen, adalet isteyen, yeşili koruyan gençlere terörist yaftasını yapıştırmıştı. O zaman bu savcı görevini yapıyordu ve kahramandı. Yargı bağımsızdı. Aylar sonra aynı savcı bir takım elitleri gözaltına aldı. İçerisinde bakan çocukları da vardı. Kahraman savcı bir anda vatan haini muamelesi görmeye başladı. Bu kadar kısa sürede ne değişti? Savcının eli yapılan yolsuzluklara uzanınca, elitler ve siyasetçiler rahatsız oldu. Savcı da anında kötü adam, meydanlarda sürekli adı anılmaya, kötülenmeye başladı.
Gezi eylemcilerine terörist derken, eğitim hayatları , gençlerin sicillerine işlenirken, eylemlere katılan insanlar işlerinden olurken kimse sesini çıkarmamıştı.. O zaman bağımsız yargının, bağımsız savcıları görevini yapıyordu. Bakan çocuklarına, elit işadamlarına, bürokratlara dokununca cemaatin adamı , haddini bilmez birisi ilan edildi.
Bu arada kimsenin yaptığının yanına kalmadığını görmüş olduk. Ne diyelim?
Bu ülkede arkan sağlam olacak? Yoksa halin harap…