"Öyle bir zaman gelecek ki, kişi malını helalden mi, haramdan mı kazandığını önemsemeyecek" (Hz.Muhammed s.a.v.)

O zaman geldi. Gemisini kurtaran kaptan… Herkesin aklında tek bir soru, nasıl daha çok şeye sahip olabilirim? Acı olan değer yarglarının kalmamış olması,tek değer para yada makam sahibi olmak.
Kazandığın parada tüyü bitmemiş yetimin hakkı varsa, nasıl harcayacaksın? Oturduğun makamı dolduramıyorsan, astların sana saygı duymuyorsa, ne anlamı var?
Kazancında alınterin olacak, ben onu bilir onu söylerim. O zaman kazandığını harcadığında haz duyasın. Kazancın alınteri, helal kazanç olursa, bereketi ni de görürsün.
Esas mesele para kazanmak değil, helal kazanmak olmalıdır. Haramda bereket yoktur. İbrahim Ethem Hazretleri: "Midelerine girenlerin helal mi, haram mı olduğunu araştıranlar iman bakımından yükselirler. Kazançlarının helalliğini düşünmeden dünyalık peşinde koşanlar ise önce mide fesadına uğrarlar, sonra da huzurları kaçar, manen yükselemez, alçalırlar. Ne ibadetlerinin, ne de yaptıkları iyiliklerin zevkine varabilirler." demiştir.
Sırf evine helal ekmek götürmek için, yeraltında madenlerde çalışan işçiler, bu sıcaklarda tarlada çalışan ırgatlar, elde ettikleri gelir sonuna kadar helali hoştur.
Peki ya, sırf iktidara yakın olduğu için, haksız ihaleler alarak, devleti, belediyeyi zarara uğratanlar elde ettikleri kazancı gönül rahatlığıyla yiyebiliyorlar mı, çok merak ediyorum. Her yıl yapılan kavşaklar, ihaleyi alıp işleri doğru dürüst t yapmayan sürekli yenilenen kaldırım taşları vb.

Bu devirde geçecek, bakalım haksızlıkları yapan kişiler bunun hesabını nasıl verecekler? Bir işi yaparken insanda biraz Allah korkusu olmalı.
Kazancını, makamını birileri aracılığıyla yada yalakalıkla elde etmeyeceksin ki, kimseye gebe kalmayasın. Malum, seni hakketmediğin gelir ve makama taşıyanı sen, ölünceye kadar sırtında taşımak zorunda kalırsın.