Hava Durumu

SİYASİ HOŞGÖRÜ…

Yazının Giriş Tarihi: 24.04.2019 14:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.04.2019 14:41

Yaşamın huzurlu, mutlu olması için hoşgörünün genel yaşam felsefemiz içerisinde yer alması gerektiğine dünkü yazımda değinmiştim.

Bugünde siyasi hoşgörüye değinmek istiyorum. Hoşgörülü olmaktan vazgeçersek, artık çevremizdekilere zarar vermeye başlarız. Bakın daha geçenlerde Gaziantep’te bir trafik kazası yaşandı. İki kadın sürücüydü arabayı kullanan, kadınlardan birinin babası diğer kadın sürücüye silah çekti.

Kazadır olabilir. Birbirine destek olmak yerine silah çekmek ne demek? Hoşgörümüzü kaybediyoruz. Ve bunda maalesef siyasilerinde rolü büyük…

Siyasilerin rakiplerine karşı kullandıkları dil, ne nezaket kurallarına, ne hoşgörü, ne de sevgi diline uymuyor. Böyle olunca takdir ettiği, desteklediği siyasetçiyi rol model alan insanlar hoşgörüden, saygıdan ve sevgi dilinden uzaklaşıyor.

İnsanlar fikirlerini şiddetle veya kaba güçle insanlara kabul ettirmeye çalışıyorlar. Çok bağıranın haklı olduğu bir ortamdayız. Kişi haklı olduğunu düşündüğü konuda hakkını şiddette başvurarak aramaya çalışıyor. Öfkesini, kinini karşısındakine şiddet uygulayarak yansıtmaya çalışıyor. Hâlbuki çağdaş, hukuk düzeni olan ülkelerde insanlar haklarını hukuk yollarına başvurarak ararlar.

Yakın zamanda yaşadığımız olay bunun en büyük göstergesi, siyasi liderlerin gerdiği bir ülkede, insanların sakin kalarak bir takım konuları ele alması mümkün olabilir mi? Olamaz. Siyasi hoşgörü, liderler arasındaki diyalogların uygun düzeye çekilmesiyle bir nebze oluşabilir, ama yeterli değildir. Siyasilerin öncelikle, eleştirilere katlanması gerekir. Bakın önceki dönemlerde, komedyenler Demirel’in, Turgut Özal’ın, Necmettin Erbakan’ın, Bülent Ecevit’in, Erdal İnönü’nün taklitlerini yapar, eleştirirlerdi. Şimdi bunu yapmak mümkün mü? Siyasilerin her türlü eleştiriye açık olması gerekir.

Şimdi siyasiler bırakın sanatçının eleştirmesini, kendi siyasi rakiplerinin bile eleştirisine tahammül gösteremiyor. Ülkeyi yönetenler mazbatayı aldıkları gün, bir gurubu değil, tüm ülkeyi kucaklaması gerekir. O nedenle kullandıkları dile dikkat edip, hoşgörüyü yaşam felsefesi haline getirmek zorundadır.

 Ama baktığımızda bizim yöneticilerimizin kullandıkları dil, taraftarlarını da onlar gibi düşünmeyenlere saldırılabileceği algısını yaratıyor. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na saldırırken bağıran kadının sözlerine dikkat çekmek istiyorum. “Yakın o evi, yakın o  Aleviyi” bir kadın,  bir anne nasıl böyle bir dil kullanır.  Bu çok tehlikeli bir dil, yapmayın. Bizim dinimiz hoşgörü dinidir.

Eleştiriye tahammül etmezseniz, sizi eleştiren herkesi çeşitli yollarla susturma çabasına girersiniz. Ama bu şekilde, size yanlışlarınızı söyleyenleri susturmanız demek, onların fikirlerinin değiştiği anlamına gelmez. Korku imparatorluğu yaratmanız anlamına gelir.

Siyasilere sesleniyorum. Lütfen kullandığınız dile dikkat edin. Toplumu bizden, bizden değil diye ayrıştırmayın. Tehlikeli sularda yüzmenin kimseye faydası olmaz.

Ülkemizin huzuru için siyasi hoşgörüyü siyasetle uğraşan herkesin yaşamının merkezine yerleştirmesi gerekiyor.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.