Hoşgörü ve sevginin gitgide yok olduğu şu günlerde,  bilerek veya bilmeyerek kalp kırıyoruz.Hatamızı görmüyor,her zamanda  kendimizi haklı çıkaracak bir şey buluyoruz. Yaşamımız boyunca  her şeyi öğreniyoruz da , hoşgörü ve sevgimizi göstermeyi öğrenemiyoruz. .

Hoşgörüsüz insan, herkesin kendisi gibi düşünmesini ister. Neden  karşımızdaki kişinin düşünce ve davranışlarını benimsememiz gereksin ki, hepimiz bir bireyiz. Kendi hayat görüşüne göre benimsediğimiz düşünce ve davranışlarımız var. İlişkilerin sağlıklı yürümesinde şart olan hoşgörülü olmaktır. 

Hele de toplum yön ve bir siyasi lider iseniz, hoşgörüyü elden bırakmanız gerekir. Hoşgörüye tahammülü olmayanların her fırsatta demokrasiden bahsetmeleri, demokrasiyi öne çıkaran en önemli unsur olan hoşgörüyü görmezlikten gelmeleri biraz garip değil mi?

Toplumumuz da örnek aldığı liderlerin tavırlarını benimseyip, hoşgörü ve sevgi ortamından  uzaklaşıyor. Hoşgörü ve sevginin olmadığı alanlarda bencillik, güvensizlik   geniş çaplı yerini alacaktır...

Kendisi ile barışık olmayan bir insandan hoşgörü beklemek, gündüz, yıldızı görmeye çalışmak gibidir.

Hoşgörü konusunda en güzel örneklerden birini de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Gelibolu Yarımadası'nda, yaşamlarını kaybeden Anzaklar'ın anne ve babalarına çok anlamlı bir konuşma yapmıştır.

'Ey Analar, Babalar çocuklarınız için üzülmeyin. Onlar bizim topraklarımızda genç yaşta hayatını kaybetmişlerdir, onlar artık bizim de çocuklarımızdır. Müsterih olunuz.' Bu sözler, bana göre  hoşgörünün tanımıdır.

Seçim bitti. Gaziantep’te Ak Parti Türkiye ortalamasının üzerinde bir oy oranına sahip oldu. Diğer partiler oturup, özeleştirilerini yapadursunlar, biz vatandaşlar olarak, yeni seçilen başkan ve meclis üyelerine başarılar dileyelim. Hangi görüşten olursak olalım.

Sonuçta  şehrimizin 5 yılına yön verecek kadroları seçtik.

Bu saatten  sonra bizler Gaziantep halkı olarak,  birlik beraberlik içinde, sevgiye, bir ilmek de biz atalım. Liderlerden göremediğimiz hoşgörüyü hayatımızın merkezine yerleştirelim.