Son zamanlarda baktığımızda kadınlar, işyerinde, evinde, cezaevlerinde, hastanede, okulda kısacası yaşamın her alanında şiddete maruz kalmaktadır. Kadınları çalışma ve sosyal hayatın dışına itecek ve güçsüzleştirecek girişimler kadın ruh sağlığı üzerinde yıkıcı etkilere yol açmaktadır. Kadınlarla erkeklerin eşit olmadığına inanan, bunu kışkırtan bir ortamın kadınları ikincil konuma itilmek istenmektedir.  Kadınların bedenlerini denetleme gücünü elinde bulundurmak isteyen,  kadınlara yönelik her tür şiddeti tırmandırdığını kaygıyla izlemekteyiz. Kadın 03:00 te sokakta olamaz. Kadın kahkahayla gülemez.

İstanbul’un güzel semtlerinden birinde Saat 03:00 ‘da evine dönmeye çalışan bir genç kız tecavüze uğradı. Yaşanan üzüntü verici olayı tartışmak yerine “Saat 03:00’te sokakta ne işin vardı?” diye sorulması yürekleri dağladı.

Bu nasıl vicdansız bir yaklaşımdır. Tecavüze uğrayan kişinin yaşadığı psikolojik baskısı, hayatı boyunca unutamayacağı, yaşamının karardığı bu durum kimsenin umurunda değil.

Mağdurun psikolojik durumunun kimsenin umurunda olmamasının göstergelerinden birisi de Avukat Selami Öztürk, Twitter hesabından “Utanç verici olay Bağdat Caddesi’nde değil, Bostancı’da ara sokakta oldu. Marka değeri olan caddeyi harcamayın” şeklinde paylaşım yapmasıdır.

Bu insanın çocuğu yok mu? Böyle bir olay onun başına gelse yine bu twitter hesabından bu paylaşımı yapar mıydı?

Hele tecavüzcünün “Kravat takıp, takım elbise giydiği zaman indirim alması, son olayda ben 5 vakit namaz kılarım. Pişmanım” dediği için serbest kalması yada ceza indirimi almasını aklım almıyor.

Bu kararı veren hakimlere bu olay, sizin çocuğunuzun, eşinizin başına geldiğinde de aynı kararı verir miydiniz diye sormadan geçemeyeceğim.

Kadının daha güvenli bir hayatı olması dileğimle…