"Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz; öğrenemedik bi türlü yan yana yürümeyi.." - Ömer Hayyam
Cumhurbaşkanı adayı belli olduğunda herkes CHP’yi eleştirdi. “ Kendi içinde aday gösterecek kimse yok muydu?” diyorlardı. Şimdi alınan sonuca hayret ediliyor. Neden şaşırıyorsunuz ki, bu ekilen sevgisizliğin sonucudur.
İnsanlara eleştiri fırsatı verdiğinizde gayet acımasız olabilir. Ama eleştiri yaparken, çözüm önerisi de istediğinizde genelde söyleyecek sözleri olmaz.
Kendi içinden aday gösterse, bu defa da “bundan başkası yok mu?”olurdu. Yani ne yapılırsa yapılsın, sandığa gitmeyecek olan, bir bahane bulacaktı.
Peki, şimdi ne olacak?
Yönetim değişmeli, sorumluluğu alıyorum diyen Genel başkan istifa etmeli, istifa etmiyor mu? O zaman imza süreci başlamalı…
CHP’de bu klasiktir.
Olayların bu noktaya gelmesinde, parti temeline yayılan sevgisizlik olduğunu hesaba katan var mı? Partinin içine girdiğinizde, birbiriyle küs, birbiri hakkında dedikodu yapan insanlar topluluğu görüyorsunuz.
Yöneticisinin tavrını beğenmediği için imza toplayan, mahalle sorumluları görevden alınıyor. Aradan geçen zamanda hızlı davranıp, o mahallelere yeni parti sorumluları atanıyor mu? Hayır.
Başka bir merkez ilçeye düşman olunuyor. İlçede sorun çözmeye odaklı yaklaşmak yerine, siyasi hayatı bitirilmeye çalışılıyor. Yine bir sevgisizlik örneği…
Çatı adayın sloganı hatırlayalım. Sevgiyi, saygıyı, birliği, dirliği ekmek için idi.Sorguladığımızda partinin içerisinde bunlardan hangisi var. Saygı mı? Sevgi mi? Birlik mi? Hiçbirisi yok.
Birlik sağlaması gerekenler, şehrin milletvekili daha çok ayrıştırıyor. Tarafları bir araya getirip, sorunu çözmek yerine, taraf olunuyor. Böyle bir sevgisizlik, saygısızlık ortamında bir sonraki genel seçimlere nasıl çalışma yapılması düşünülüyor, bunu merak ediyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Semra ÖZTÜRK AKTAŞ
Sevgisizliğin sonucu
"Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz; öğrenemedik bi türlü yan yana yürümeyi.." - Ömer Hayyam
Cumhurbaşkanı adayı belli olduğunda herkes CHP’yi eleştirdi. “ Kendi içinde aday gösterecek kimse yok muydu?” diyorlardı. Şimdi alınan sonuca hayret ediliyor. Neden şaşırıyorsunuz ki, bu ekilen sevgisizliğin sonucudur.
İnsanlara eleştiri fırsatı verdiğinizde gayet acımasız olabilir. Ama eleştiri yaparken, çözüm önerisi de istediğinizde genelde söyleyecek sözleri olmaz.
Kendi içinden aday gösterse, bu defa da “bundan başkası yok mu?”olurdu. Yani ne yapılırsa yapılsın, sandığa gitmeyecek olan, bir bahane bulacaktı.
Peki, şimdi ne olacak?
Yönetim değişmeli, sorumluluğu alıyorum diyen Genel başkan istifa etmeli, istifa etmiyor mu? O zaman imza süreci başlamalı…
CHP’de bu klasiktir.
Olayların bu noktaya gelmesinde, parti temeline yayılan sevgisizlik olduğunu hesaba katan var mı? Partinin içine girdiğinizde, birbiriyle küs, birbiri hakkında dedikodu yapan insanlar topluluğu görüyorsunuz.
Yöneticisinin tavrını beğenmediği için imza toplayan, mahalle sorumluları görevden alınıyor. Aradan geçen zamanda hızlı davranıp, o mahallelere yeni parti sorumluları atanıyor mu? Hayır.
Başka bir merkez ilçeye düşman olunuyor. İlçede sorun çözmeye odaklı yaklaşmak yerine, siyasi hayatı bitirilmeye çalışılıyor. Yine bir sevgisizlik örneği…
Çatı adayın sloganı hatırlayalım. Sevgiyi, saygıyı, birliği, dirliği ekmek için idi.Sorguladığımızda partinin içerisinde bunlardan hangisi var. Saygı mı? Sevgi mi? Birlik mi? Hiçbirisi yok.
Birlik sağlaması gerekenler, şehrin milletvekili daha çok ayrıştırıyor. Tarafları bir araya getirip, sorunu çözmek yerine, taraf olunuyor. Böyle bir sevgisizlik, saygısızlık ortamında bir sonraki genel seçimlere nasıl çalışma yapılması düşünülüyor, bunu merak ediyorum.