Pazar günü Üniversite  giriş sınavı var. ÖSYM başkanı sınav sorularının kamuoyu ile paylaşılmayacağını açıkladı. İnsanlar endişeli, ya yanlış soru olursa, bu nasıl belirlenecek, diye soruyorlar.

Haklılar. ÖSYM başkanı göreve geldiğinden bu yana şaibesiz, sorunsuz bir sınav yaşanmadı. Her sınav sonrası ÖSYM’nin hataları ortaya çıktı.

 Dolayısıyla bütün hayatı birkaç saatlik sınava bağlı olan gençler endişe yaşıyorlar. Bütün yıl boyunca bu sınava hazırlanıyorlar. Başka birilerinin hatası yüzünden de bir yıl kaybet istemiyorlar.

Ayrıca, ÖSYM başkanı neden sınav sorularını açıklamama kararı aldı. O da ayrı bir konu…

Bizim, milli yada ulusal  bir eğitim politikamız yoktur. Adı Milli Eğitim Bakanlığı, illerde Milli Eğitim Müdürlükleri var. Ama sadece Milli kelimesi isimde yer alıyor.

Bizim  başa  gelen iktidar partisine, göreve gelen bakana göre değişim gösteren eğitim ve sınav sistemimiz var. Gençlerin bütün eğitim hayatları boyunca harcadıkları çaba, birkaç saatlik sınav sonucuna göre şekilleniyor.

Öğrenciler, küçücük yaşlarda yarışa hazırlanmaya başlıyorlar. Yazık!!!

Bakın  dönemin Başbakanı Turgut Özal döneminde gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır:

Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim düzenini incelemiş, Özal'ın bulunduğu bir ortamda görüşlerini sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi:

“Sizin eğitim düzeninizde ulusal ruh yok!

Turgut Özal'ın "Nasıl?" sorusu üzerine şunu anlatmışlardı:

“Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza ulusal ruh uyanımı yaparız. Onları önce toplu olarak hızlı trenlere bindirir, dev üretim evlerimizi, uygulayım ortaylarımızı gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır. Hiroşima ve Nagazaki'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot bile bitmeyen alanları gösterir deriz ki: 'Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz uygulayıma sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.'” deriz.

Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”

Japon uzmanın yanıtı tokat gibidir:

“Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”

Biz kendi değerlerimizle barışık değiliz. O nedenle de Ulusal bir eğitim politikası oluşturamıyoruz.  Gelen iktidara ve bakan’a göre değiştiriyoruz.