Dünkü yazımda şöyle bir ifade kullanmıştım. Aynı ifadeyi de bu gün bu işlerle ilgili muktedirler için kullanacağım.

“İster fötrünüzü, ister kepinizi, ister külahınızı ününüze koyup düşünün.”

***

Nihayet korkulan oldu.

Ve…

Bu daha ilk adım.  Korkarım bunun arkası gelecek. Hem de daha kötü, daha berbat hatta ilgililerin altında kalacakları neticelerle, olaylarla gelecek.

***

Allah başımıza vermesin. Suriye de bir iç savaş çıktı. Suriyeli ne yaptı? Pılısını pırtısını toplayarak ülkelerinden kendileri için çarpışan vatansever insanları, kardeşlarini kaderleriyle baş başa bırakarak kendilerine uygun en yakın ülkelere kaçtılar.

Bu kaçış doğrumuydu?

Bana göre yanlış.

Görüyoruz, burada “darı sapı gibi genç delikanlıları.” Sıksalar benim suyumu çıkartırlar. Ülkelerindeki insanlar ülke toprakları için can verirken bunlar buralarda keyif çatıyorlar.

***

Misafirlik – bunlar için demiş olalım – bir ay olur, iki ay olur bilemediniz dört ay olur.

Dört sene olmaz…

Misafir ev sahibine yük olmaz. Misafir ev sahibinin namussuna kem gözle bakmaz. Misafir umduğunu değil bulduğunu yer; ev sahibinin malına mülküne, işine gücüne ortak olmaya kalkmaz.

Her şeyden evvel misafir haddini bilir.

***

Suriyeliler buraya akın akın geldiler.

Biz ne yaptık?

Acıdık!

Peki, ne oldu?

Ne yazık ki, biz acınacak hale düştük.

Hani derler ya: “Önce can sonra canan.” Diye.  

Bu defa da çıkarlar çatıştı.

Ne oldu?

Ucuz emeğin cazibesine kapılan, işverenlerimiz yıllarca kendilerinin kahırlarını çeken kalifiye, dürüst işçilerine kapıyı gösterdiler.

“Aç it fırın yıkar.” Gerçeği tecelli etti.

Kalifiye eleman işsiz kaldı. Aç kaldı. Otuz liralık işi Suriyeli on liraya yapıyordu.

***

Zaten duyduğumuz kadarıyla Suriyelilere kuş parmağını kaptıran kolunu kurtaramıyormuş.

Sanıyorum bardağı taşıran son olay da böyle gelişti: Adam evini kiraya verdi, Suriyeli evine sahiplenmeye(!) kalktı

Evini boşaltmasını isteyince de Suriyeli kiracı ev sahibini bıçaklayarak öldürdü.

***

Bu sorunlara bir an evvel çözüm bulunmalı. Bulunmazsa hem bize (ev sahibi olarak), hem de Suriyelilere (misafir(?) olarak) yazık olacak.

Canlar yanacak…