Bindiği gibi Gaziantep Mutfağı UNESCO tarafından Kültürel Miras olarak kabul edilmiştir.
Yemeklerimiz gerek tat gerekse görsel bakımından eşi başka yerlerde olmayan yemeklerdir. Ancak, nedense bazı yemeklerimiz şekil değiştirmeye başlamıştır. Özentimi, marifet mi nedir?  
Bir göz atalım:

Yuvarlama yemeğimizdeki pirinç yuvarları, nenelerimizin, analarımızın zamanında nohuttan biraz daha büyük yapılırdı. Şimdi, bir marifetmiş gibi yuvarlamaları nerede ise mercimek büyüklüğünde yapıyorlar. Bu mutfak kültürümüze aykırıdır. Belki de bunun için güzelim yuvarlamamıza, dışarıda çorba diyorlar.

Kabaklama ve doğrama gibi bazı sulu yemeklerimiz, ilikli kemikli etle yapılırdı. Kemik yemeğin suyuna güzel bir tat verir. Bundan da vazgeçilmiş parça kara etle yapıyorlar hanımlarımız.

Beyran, çorbalıktan çıkmış bir et yemeği haline getirilmiştir. Çocukluk, gençlik çağımızda beyran, pirinci çok eti az olarak müşteriye sunulurdu.

Gaziantep’te analı-kızlı diye bir yemek yoktur. Akıtmalı köfte vardır. Gerek ekşili gerekse yoğurtlu yapılan ufak köftenin, köfteden daha büyük olanının içerisine yumuşatılmış ve içine biber karıştırılmış içyağı ile ceviz konurdu. Yerken iç yağı ağza aktığı için akıtmalı köfte denirdi. Şimdi içyağı ve cevizin yerine kıyma et koyuyor hanımlarımız.

Lahmacun, daire şeklinde yapılır. Hatta, kebapçıda “Beş uvak” lahmacun bir kişilik olarak sunulurdu. Şimdi fırında ilgili, hamuru sündürüp iri, oval şekilde yapıyorlar. Lahmacun daire biçiminde olur.

Kahkecilerin yaptığı katmerlerde değişmiş. Aslı, sade yağla ve gerçek kaymak ve de az fıstık kullanılarak yapılırdı. Şimdi, süt ve irmikle sıvama suni kaymak ve çokça fıstık kullanıyorlar.  Böylece katmerin lezzeti değişmiş, eski lezzet aranıyor.

Katmer demişken, kahkeci dükkanlarındaki değişikliklere bakalım. Eskiden kahkeci dükkanında simit, küncülü, somun, paşa yağlısı, beyti kahkeler üretilirdi ve peksimet üretilirdi. Şimdi kahkeci dükkanları, pastacı dükkanına dönüşmüş.
Nohut mayası elin tersiyle silinmiş, suni maya kullanılıyor. Tabi lezzet de ona göre değişiyor.

Büklerimizden gördüğümüze göre, bamya yemeği serçe parmak büyüklüğündeki bamyalarla yapılırdı. Şimdi bamyayı da küçülttüler. Henüz tohumu gelişmemiş ufacık bamyaları tercih ediyor hanımlarımız. 
Sonra da faydası bakımından, bamya tohumu alıp yeniyor.

Bakalım yemeklerimizde daha ne gibi değişiklikler olacak?

Zamanın en büyük mafya babası idamlık bir suçtan yargılanıyordu. Jürinin içinde bizim Temel de vardı. Babanın adamları Temel’in yanına gelip:
-Temel ne yap ne et bu cezayı müebbete çevir.
Ve jüri toplandıktan sonra hâkim kararı müebbet olarak açıklar. 
Mafyanın adamları, Temel’in yanına gelip, bunu nasıl başardığını sorarlar. Temel:
-Sormayın uşaklar, juri beraat diye tutturdu, müebbete çevirene kadar anam ağladı.

Orhan YALKIN