Asıl Güç İyilikte

Kötülük aslında çok kolaydır. Birinin kalbini kırmak için tek bir cümle, güvenini sarsmak için tek bir davranış yeter. İnsanın kuyusunu kazmak, ayağına çelme takmak, incitmek… Bunların hepsi zahmetsizdir. Çoğu zaman öfkeye, kıskançlığa ya da anlık bir hırsın esiri olmaya bakar.

Oysa iyilik… İşte asıl mesele buradadır. İyilik çaba gerektirir. İyilik için aklını, kalbini ve vicdanını devreye sokman gerekir. Bazen gururunu susturmak, bazen öfkeni dizginlemek, bazen de sessizce sabretmek… İyilik, zekânın ve ruhun en olgun halidir.

Çünkü kötülük bir reflekstir; iyilikse bilinçli bir seçim. Ve insan, seçimleriyle karakterini inşa eder. İyiliği seçmek, kalbine hâkim olmayı; iyilikte kalabilmekse yola sadık kalmayı gerektirir.

İyilikte kalabilmek bir pasiflik değil, tam tersine en güçlü mücadeledir. Çünkü kötülük seni kolayca yanına çağırır: intikam almak, kin tutmak, laf sokmak, küçümsemek…

Bunların hiçbiri çaba gerektirmez. Ama iyilikte kalabilmek için içindeki öfkeyi yönetmen, sabrını koruman, kalbini diri tutman gerekir. İşte gerçek akıl ve olgunluk burada ortaya çıkar.

Günün sonunda mesele, dünyaya bıraktığın izdedir. Kalpleri kırarak mı hatırlanmak istersin, yoksa onarmakla mı? İnsan, yaşarken ardında biriktirdikleriyle görünür olur.

Ve şunu hiç unutmayalım: Kötülük daima kolaydır ama iyilik daima kalıcıdır.

Kötülük yaparak güçlü olamazsın. Asıl güç, iyiliği seçtiğin anda başlar. Çünkü kalp kırmak cesaret değil, acizliktir. Gerçek cesaret, kırabilecekken susmak, onarmayı seçmektir.