Atatürk’ün farklı dönemlerde yaptığı konuşmalar ve uyguladığı reformlar, bugünün eğitim anlayışına hâlâ yön veren temel ilkeler arasında yer almalı.
“Sizin elinizde gelişeyim, siz beni yetiştiresiniz isterdim”
Atatürk, 27 Ekim 1922’de Bursa’da İstanbul’dan gelen öğretmenlerle yaptığı konuşmada, öğretmenlik mesleğine duyduğu derin saygıyı şu sözlerle dile getirmişti:
“İsterdim ki çocuk olayım, genç olayım, sizin ışık saçan sınıflarınızda bulunayım… Bugünün çocuklarını yetiştiriniz. Onları yurda, ulusa yararlı insanlar yapınız.”
Bu sözler, Atatürk’ün öğretmeni toplumun geleceğini şekillendiren en temel güç olarak gördüğünün açık bir göstergesi sayılıyor.
“Sınıfta öğretmen, cumhurbaşkanından daha yücedir”
Atatürk’ün eğitim ziyaretlerinde yaşanan bir olay, öğretmene verdiği değerin en çarpıcı örneklerinden biri olarak biliniyor. Bir köy okulunda öğretmen kürsüyü kendisine bırakmak isteyince Atatürk şöyle karşılık vermişti:
“Evladım, sınıfta bir öğretmen cumhurbaşkanından daha yücedir. Lütfen yerinize buyurunuz.”
Bu yaklaşım, öğretmenlik mesleğinin onur ve itibarının altını çizen unutulmaz bir mesaj niteliğinde.
Atatürk’e göre okul sadece bilgi değil, karakter de kazandırır
Eğitimin temel amacının “fikir, duygu ve kişilik gelişimi” olduğunu savunan Atatürk, öğrencilerin sadece bilgi ezberleyen bireyler değil; düşünen, sorgulayan, çözüm üretebilen yurttaşlar olarak yetişmesini istemişti.
Bu doğrultuda, eğitim programlarının toplumun ihtiyaçlarına göre yenilenmesi gerektiğini vurgulayarak şu hedefi göstermişti:
“Memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılapçı, dürüst ve iradeli gençler yetiştirmek.”
Okul öncesinden üniversiteye kadar köklü reformlar
Atatürk, çocukların ilk eğitim kaynaklarının aile ve öğretmen olduğunu vurgularken, özgüvenin eğitimle gelişeceğini belirtmişti.
“Batı senden gerilerdeydi… Ancak zekânı unut, daima çalışkan ol.” diyerek gençlere seslenen Atatürk, Türk çocuklarının zekâsına ve yeteneğine olan güvenini sık sık dile getirmişti.
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile öğretimin devlet çatısı altında birleştirilmesini sağlamış, 1933 Üniversite Reformu ile yükseköğretime modern bir yapı kazandırmıştı.
Eğitimin amacı: Toplumsal kalkınma ve dünya barışı
Atatürk’e göre eğitim, sadece bireysel gelişimin değil, ulusal kalkınmanın ve dünya barışının da temeli olmalıydı.
Bu görüşünü şu sözlerle ifade etmişti:
“Eğer dünyada devamlı bir barış isteniyorsa, insan kitlelerinin durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır… İnsanlar haset ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir.”
Bu yaklaşım, daha sonra UNESCO’nun dünya barışı eğitim projelerine ilham kaynağı oldu.
Öğretmenler: “Toplumun en fedakâr ve saygıdeğer unsurları”
Atatürk, öğretmenleri “insan topluluğunun en fedakâr ve saygıdeğer uzuvları” olarak nitelendirerek, Cumhuriyet’in temelini eğitimin ve öğretmenin oluşturduğunu her fırsatta vurguladı. Ekspres Gazetesi olarak, milletimizin aydınlık yarınlarını hazırlayan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü şükranla kutluyoruz.