Yaşam

Ayakkabılarımın Kararı

Sabah uyandım, ayakkabılarım okula gitmek istemedi! Çünkü o gün 10 Kasım’dı. Benim üzgün olmam mı ayakkabılarımın okula gitmeme kararı vermesine neden olmuştu, istemeden onları etkilemiş miydim, bilemiyorum.

Kahvaltımı yapıp, hazırlanıp, okula gitmek için kapıya doğru yöneldiğimde annemi mutfakta bırakmıştım. Ayakkabılarımın o gün okula gitmek istememesi üzerine evin kapısından geriye dönerek annemi bıraktığım yere, mutfağa gittim. Annemi, her zamanki gibi çayını içerken bulmak yerine bir de ne göreyim, annem ağlıyor! Hem de annem mutfak televizyonundan Atatürk’le ilgili video izleyerek, ağlıyor. Yanına oturup, boynuna sarıldım. Ağlamasının nedenini soracak oldum ama bir yandan da neden ağladığını tahmin ediyordum. 10 Kasım tarihi bizler için matem günüydü! O gün sadece biz değil, üzüntüden başta komşularımız olmak üzere hiç kimse dışarı çıkmamıştı.

Bir süre annemle birlikte video izlemeye devam ettik. Bu arada videoyu izledikçe Atatürk’ün ölümüyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığımı anladım. Bu nedenle anneme sordum:

-Anneciğim, Atatürk’ün son günlerini bana anlatır mısın?

-Tabi ki kızım, diye annem anlatmaya başladı:

-Ülkesi ve milleti için çok çalışan, çok tehlike atlatan, sağlıklı beslenemeyen ve üstelik de yıllarca savaş alanlarında kalan Atatürk gerçekten çok yıpranmıştı. Yeni kurduğu Cumhuriyet, çok güçsüz ve etrafı düşmanlarla çevriliydi. Halk, eğitimsiz ve çok fakirdi. Bütün bu zorlukları aşmak için çok çalışan Atatürk kısa sürede hastalandı ve hastalığını yenemedi. 10 Kasım 1938’de, saat 09.10’da İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.

Annemle birlikte ben de ağlamaya başladım. Birbirimize sarılarak ağladık.

Ayakkabılarımı yerine koyarak, okula gidemememim verdiği üzüntüyü Atatürk’le ilgili kitaplar okuyarak gidermeye çalıştım.

Ertesi gün yaşadıklarımı arkadaşlarıma ve öğretmenime anlatmak için sabırsızlanıyordum.

Elif Ece Polat

GHV İNAL AYDINOĞLU İLKOKULU

3-A SINIFI ÖĞRENCİSİ