‘’Ben senin yerinde olsam küfrederek ayrılırdım’’ denmişti bana sürekli. Ve ben de hiç bana yakışmayan, aslında hiçbir zaman ağzımdan çıkmayan sözleri söyleyerek, küfrederek ayrıldım. Yani, ilişkideki son noktayı bile kendi benliğimle değil, karşı tarafın istediği şekliyle koydum. Bu, insanın kendisine ihanet etmesi gibi bir şey.
Hiç böyle bir şey yaşamamıştım. İçimde hala bir burukluk var. ‘’Ben neden kendim gibi kalamadım?’’ Çünkü sevgi, bazen bizi biz olmaktan çıkarıyor. Oysa bir ilişkinin en değerli tarafı, kendi çizgini koruyabilmektir. Ben o an, benliğimi savunamadım. Ve aslında en çok da buna kırıldım. Bunu nasıl yapabildim?
Ayrılıklar, çoğu zaman acı verir. Ama öz saygınla vedalaştığında, o acı katlanarak büyür. Artık biliyorum: Bana yakışmayan hiçbir sözü, hiçbir tavrı, hiçbir dayatmayı kabullenmemeliyim. Çünkü gerçek sevgi, seni olduğun gibi kabul eder. Seni değiştirmeye, sana küfrü, kırgınlığı, öfkeyi dayatmaz.
Ve ben artık kalbime şu sözü fısıldıyorum: ‘’Bir gün biri gelecek… Onun yanında ben, en saf halimle kalacağım. Ne küfre gerek olacak, ne öfkeye, ne istenmemeye…
Sevilmenin en saf hali, kendin gibi kalabilmektir.