Bataklıkta Sevilmez

Bazı insanlar vardır, seni sevmez; seni içine çeker. Seni yaşatmaz; seni tüketir. Onlara yaklaştıkça kendinden uzaklaşırsın. Ne kadar çabalarsan çabala, ne kadar umut edersen et, hep biraz daha batarsın. Onlar bir suyun berraklığı değil, bir bataklığın karanlığı gibidir. Başta serin gelen o dokunuş, zamanla soğuk bir çaresizliğe dönüşür.

İlk başta seni içine çeken o büyü, o gizemli karanlık, seni sarmaladıkça nefesin daralır. ‘’Ben hallederim’’ dersin. ‘’O da değişir, ben kurtarırım, yanında daha çok destekçisi olayım’’ dersin. Ama her ‘’kurtarma çabası’’, seni biraz daha batırır. Çünkü bazı insanlardan kurtulmanın tek yolu, onları artık düşünmemektir. Onları anlamaya çalıştığın her saniye, kendi ışığından biraz daha uzaklaşırsın.

Bazı sevgiler iyileştirmez, aksine hasta eder. Ve sen, o bataklıkta kalırken, aslında en çok kendini kaybedersin. Sevmek birilerini kurtarmak değil, birlikte nefes alabilmektir. Ama sen nefes alamaz hale geldiğinde, o artık sevgi değil; bir zehirdir.

Kurtulmak cesaret ister. Çünkü bataklıktan çıkmak, sevmekten değil, kendinden vazgeçmemekten geçer. Ve bir gün fark edersin; onu değil, kendini kurtarmışsındır.
Ve gün gelir fark edersin…

Onu düşünürken boğulmuşsun, kendini düşünmediğin için. Bazılarını kurtarmak değil, batarken arkana bile bakmadan bırakmak gerekir.
Çünkü bazı insanlar sevilmeyi değil, unutulmayı hak eder.