Bir Gün Değil, Her Gün Çocuğun Hakkı Var

Çocuk Hakları Günü, yalnızca hakların değil, çocukların duygularının da hatırlandığı bir gün olmalı.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 20 Kasım, Çocuk Hakları Günü olarak kutlanacak. Ancak bazen farkında olmadan, bu günü sadece bir takvim notuna, birkaç cümlelik kutlama mesajına dönüştürüyoruz. Oysa çocuk hakları yalnızca hukuksal bir alan değil; insan ruhunun en kırılgan yerlerinden biriyle, yani çocuk olmanın duygusuyla doğrudan ilgilidir.

Bir çocuğun barınma, beslenme, eğitim hakkı kadar; sevilme, duyulma ve anlaşılma hakkı da vardır.
Bu hakların çoğu kağıt üzerinde zaten tanımlanmıştır ama günlük yaşamda ne kadarına gerçekten alan açıyoruz?
“Benim çocuğumun her şeyi var” derken, acaba duygularına yer bırakabiliyor muyuz?
Bir çocuk, yalnızca ihtiyaçları karşılandığında değil; duygularına da temas edildiğinde gelişir.
Üzüntüsünü, öfkesini, korkusunu gösterebildiği evlerde büyüyen çocuklar; bir gün dünyayla daha sağlıklı ilişkiler kurabilirler.
Ne yazık ki bazen, iyi niyetle dahi olsa, çocuğun duygusunu sustururuz:

“Ağlama, güçlü ol.”
“Üzülme, boşver.”
“O kadar da önemli değil.”
Ama çocuk, bu cümlelerle sadece duygusunu değil, kendi varlığını da bastırmayı öğrenir.
Bir çocuğun ruhsal güvenliği, “her zaman mutlu” olmasıyla değil, her duygusunun kabul gördüğü bir ilişkide şekillenir.
Psikoloji bize gösteriyor ki bastırılan duygular, yıllar sonra yetişkin hayatında kaygı, öfke ve değersizlik olarak geri döner.
Bu yüzden çocuk haklarını yalnızca devlet politikası ya da okul müfredatıyla sınırlı düşünmek, ruhsal açıdan büyük bir eksikliktir.
Toplum olarak çocuklara sözde değil, özde alan açmamız gerekiyor.
Bir çocuğu sadece “koruyarak” değil, duyarak büyütebiliriz.
Kırılganlığına yer vererek, “Senin üzülmen de, hata yapman da normal” diyebilerek…
Çünkü çocukluk, mükemmel olma değil; insan olmayı öğrenme sürecidir.
Ve biz yetişkinler, çocukların dünyasında ne kadar mükemmeliyetçi olursak, onlar o kadar hata yapmaktan korkarlar.
Çocuk Hakları Günü, belki de her yetişkinin şu soruyu kendine sorması için bir fırsat olmalı:
“Benim hayatımda çocuklar duygularıyla birlikte var olabiliyor mu?”
Bir gün değil, her gün çocukların hakkı var.

Ve o hak, en çok da görülmek, duyulmak ve anlaşılmakta saklı.