Cumartesi gününden bu yana Gaziantep, Türkiye’ye bir konuda daha örnek oluyor.
Gaziantep, sorunsuz , olaysız bir şekilde devam eden destek eylemleri ile, “olması gereken budur” diye ülkeye sesleniyor.
İki tarafın da sağduyulu yaklaşımları, ilk gün yaşanan küçük olaylar dışında canımızı acıtacak bir olaya meydan vermedi.
**
Peki Gaziantep bunu nasıl başarıyor?
Bakın günlerdir Gaziantep’in yerel siyasetçilerinden, belediye başkanlarından, muhalefetinden ortamı gerecek en ufak bir açıklama yapılmadı.
Emniyet güçlerimiz, eylemcilere kendi vatandaşı olduğu bilinciyle yaklaştı, güçle değil söylemle ikna etti.
Vatandaşlarımız provokasyonlara gelmedi, provokatörleri içinde barındırmadı.
Demokratik eylemini yapıp, evinin işinin yolunu tuttu.
Diğer şehirlerin yapması gereken de buydu aslında...
**
Arınç’ın açıklamaları ve girişimleri ile bir sağduyu yerleşiyor dedik.
Eylemciler, aralarındaki provokatörleri uzaklaştırıp, ilk günlerdeki görüntülerine döndüler.
Herkes meramını anlatacak derken...
Gün boyunca izlediğim siyasetçilerin söylemleri beni yeniden endişeye sevk etti.
Akşam bir televizyon programında izlediğim milletvekilimiz Şamil Tayyar, karşısındaki siyasetçinin sağduyu söylemlerine karşılık, suçlayıcı söylemleri kullanmayı tercih etti.
AKP İstanbul İl Başkanı, “ Başbakanı neden suçluyorlar, o sadece hizmet etti.” sözleri ile aslında eylemcileri hiç dinlemediğini beyan etti.
Twitter’a baktıysanız eylemcileri suçlayıcı, aşağılayıcı mesajlar hiç te azımsanacak boyutta değil.
Ne üzücü ki, bunların bir kısmını sağduyuyu sağlayacak milletvekilleri retweet ederek yayılmasına yardımcı oluyor.
**
İki hafta önceyi hatırlayın...
Bu olaylardan önce ülke çözüm sürecini konuşuyordu. Özellikle AKP’li siyasetçiler, “barış” diyordu, terör örgütüyle müzakereyi savunuyordu.
Bugün terörist ilan ettikleri, anarşist dedikleri bu eylemcilerle görüşmeyi ise ağızlarına bile almıyorlar. AKP’yi savunurken, karşı tarafı en ağır şekilde eleştirmekte sakınca görmüyorlar.
Uludere’ye giden, Güneydoğu’ya çıkartma yapan milletvekillerimiz, neden burnunun ucundaki Taksim’e gitmeyi düşünmez?
İstanbul İl Başkanı, kendi bölgesindeki Taksim’e gidip, eylemcileri dinleseydi, “Başbakanı neden suçluyorlar?” diye sorar mıydı sizce?
Aslında bu soru bile birbirimizi dinlemediğimizin, anlamaya çalışmadığımızın göstergesi değil mi?