Bitmeyecek Sandıklarımız

İnsanın en büyük yanılgısı, hiç bitmeyecek sandığı şeylere güvenmesi. Yanımızda diye hep var olacak, ‘’bitmez’’ dedi diye sonsuza dek sürecek, ‘’ölüm yokmuş gibi’’ davranınca gerçekten hiç ölmeyecek zannediyoruz. Oysa hayat, bize her defasında aynı dersi farklı sahnelerle hatırlatıyor; her şey bitebilir.

Hem de öyle bir anda, öyle bir şekilde ki… Kalbinin orta yerinde bir boşluk kalır, ne nefes alabilirsin, ne de unutabilirsin.

Bir bakmışsın, hep ‘’biz’’ dediğin kelime bir gün yalnızca ‘’ben’’ olmuş. ‘’Nasıl olsa hallederim’’ dediğin meseleler seni sabahlara kadar uyutmuyor. ‘’bize denk gelmez’’ diyerek küçümsediğin acı, gelip kalbinin tam ortasına oturmuş. Ve sen fark ediyorsun: Bitmeyecek sandığın her şey, aslında hep bitmeye yazılmış.
O yüzden kıramayalım.

Kimsenin kalbini, kimsenin inancını, kimsenin iç huzurunu. Çünkü kimsenin kalbi ‘’bir şekilde halledilir’’ değil. İnsan bir kez kırılınca, bir daha aynı masumiyetle sevilmez, aynı güvenle sarılmaz. Kırmadan gitmek, bazen kalmaktan daha olgun bir davranıştır.

Unutma:

Her ‘’hiç bitmez’’ dediğin gider,
Her ‘’bitmez’’ dediğin biter,
Ve her ‘’hallederim’’ dediğin yara, bir gün seni bulur.
O yüzden, hayatın geçiciliğine değil, kalbinin nezaketine tutun.
Geriye sadece bu kalır.
Kalp kırmadan yaşamak, insanın kendine ettiği en büyük iyiliktir.