Bütün Yönleriyle Ev Ödevleri

Ev ödevlerinin tarihsel süreçte hangi aşamalardan geçerek bugünkü haline dönüştüğü, çocukları ve velileri nasıl etkilediği, çocuklara yararlı olup olmadığı ve öğretim sürecine katkısının ne olduğu geçmişten bugüne tartışmaların odağında olan bir konudur.

Öncelikle konunun birinci boyutundan, ev ödevlerinin tarihsel süreçte, Milli Eğitin Bakanlığı mevzuatında nasıl bir seyir izlediğinden başlayalım;

Ev ödevleri tarihsel süreçte nasıl bir gelişim izlemiştir?

-Mevzuatta ev ödevlerine ilk olarak 10 Kasım 1976 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı İlkokul Yönetmeliğinin 76.maddesinde “Yeni bilgiler edinmek ve kazanılan bilgileri geliştirmek amacıyla öğrencilere verilecek ödevlerin sınıfta veya okulda yapılması esastır. Esas olarak birinci devre öğrencilerine evde yapılmak üzere yazılı ödev verilmez. Ancak üçüncü sınıf öğrencilerine gerektiğinde ara sıra bir saatten fazla zaman almayacak şekilde ev ödevleri verilebilir. Dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerine verilecek yazılı ödevler bütünüyle iki saatten fazla zaman almayacak şekilde düzenlenir. Böylece ödevlerin seçilmesinde öğrencilerin yaşları, bilgi seviyeleri, aile ve çevrenin olanakları göz önünde bulundurulur. Metin, resim, şekil ve harita kopyaları, yazı tekrarlama gibi öğrencinin usanmasına, imlasının ve yazısının bozulmasına yol açacak, yaratıcılığa engel olacak ödevler verilmesinden kaçınılmalıdır. Yazılı ödevlerde kâğıt israfına, gereksiz süslemelere yer verilmemelidir. Öğrencilere verilen ödevler öğretmence kontrol edilmeli, öğretmen tarafından yanlışlar üzerinde durulmalıdır.”

-27 Ağustos 1987 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı İlkokul Yönetmeliği’nin 32.maddesinde “İlkokul birinci devre öğrencilerine evde yapılmak üzere ödev verilmemesi esastır. Ancak öğrencilerin yetişmelerini sağlamak amacı ile gerektiğinde bir saatten fazla zaman almayacak şekilde ev ödevi verilebilir. İlkokul ikinci sınıfından itibaren öğrencilere konuyu önceden hazırlamaları için verilen ve beşi geçmeyecek soru ile birinci sınıflarda öğrenilen fişlerin evlerinde yarım sayfayı geçmeyecek kadar yazdırılması ödev çalışmaları olarak sayılmaz. İkinci devre öğrencilerine verilecek ödevlerin tamamının iki saatten fazla zaman almamasına dikkat edilir."

23 Ekim 1989 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan İlkokul Yönetmeliği’nin 32.maddesinde “İlkokulların birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarında her ne şekilde olursa olsun ev ödevi verilmez. Hazırlık ve alıştırma çalışmalarının da sınıfta yaptırılması esastır. Dördüncü ve beşinci sınıflarda verilecek ödevler ile hazırlık ve alıştırma çalışmaları, öğrencinin günde bir saatten fazla zamanını almayacak şekilde düzenlenir. İlkokullarda ödevler, bu okulların öğretim programlarında belirtilen esaslar çerçevesinde yaptırılır. Bu çalışmalarda öğrencilerin yaşları, bilgi seviyeleri, aile ve çevre imkânları göz önünde bulundurulur.”

27 Ağustos 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 32.maddesinde “Öğrenci başarısı, derslerin özelliklerine göre yazılı ve uygulamalı sınavlar ile sözlü, ödev veya projelerden alınan notlar esas alınarak tespit edilir. e) Öğrencilerin ders, ödev, işlik, uygulama, lâboratuvar çalışmalarına ve sınavlara katılmaları zorunludur.”

2 Mayıs 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikte ödev konusunda değişikliğe gidilmiş ve proje-performans ödevleri kapsama alınmıştır.

35.maddede “1, 2 ve 3 üncü sınıflarda öğrencilerin gelişimi, ilerleme ve çabaları, sınavlar yapılmaksızın proje, performans ödevi ve ders içi performanslarını temel alan öğretmen gözlemlerine dayalı olarak değerlendirilir. 4, 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarda bir yarıyılda haftalık ders saati üçten az olan derslerde en az iki, üç ve üçten fazla olan derslerde ise en az üç sınav yapılır. Öğrencilerin başarıları sınavlarla birlikte proje, performans ödevi, ders içi performanslarına dayalı olarak değerlendirilir."

26 Temmuz 2014 tarih ve 29072 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde bu ödevlere ait herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün 12.01.2017 tarih ve 486758 sayılı “Öğrencilerimize Yönelik Uygulamalar” konulu yazısında yarıyıl tatilinde verilecek olan ev ödevleri hususuna aşağıdaki ifadelere değinilmiştir.
“Yarıyıl tatilinde test çözme, özet çıkarma gibi öğrenciyi tek bir alana yönlendiren ev ödevleri verilmemesi; bunun yerine, öğrencinin kendini tanıması, geliştirmesi ve sosyalleşmesine katkı sağlayacak sanatsal, kültürel, sportif ve bilimsel faaliyetlere katılması teşvik edilmelidir. Bu çerçevede kitap okuma, film izleme, müze ve tarihi mekân gezileri ile toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı destekleyici faaliyetlerin tavsiye edilmesi uygun olacaktır.”

14 Ekim 2023 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği£nin 20.maddesinde “ İlkokullarda öğrencilerin başarısı; gelişim düzeyleri dikkate alınarak öğretmen rehberliğinde gerçekleştirilen ders etkinliklerine katılımları, bireysel ve grupla yapılan etkinliklere katılım gözlem formları, oyun temelli değerlendirmeler ve verilen görevleri yerine getirme amaçlı ölçme araçları ile takip edilir. Karnede “çok iyi”, “iyi”, “yeterli” ve “geliştirilmeli” şeklinde gösterilir. Öğrenci başarısına ve gelişim düzeyine ilişkin bilgiler, 2024-2025 eğitim ve öğretim yılından itibaren kademeli olarak birinci sınıflardan başlamak üzere Gelişim Raporunda gösterilir, ayrıca karne verilmez. Kademeli geçiş tamamlanıncaya kadar diğer sınıflarda karne verilmeye devam edilir. Ortaokul ve imam-hatip ortaokullarında öğrencilerin başarısı; sınavlar, ders etkinliklerine katılım ve varsa proje çalışmalarından alınan puanlara göre değerlendirilir.” hükümleri yer almaktadır.

1976 yılından günümüze doğru, ev ödevleri hakkındaki yönelimin, geleneksel olan ödevlerin kesinlikle verilmemesi yönünde olduğu görülmektedir. Öğrencilerin okula başladığı ilk yıllar olan ilkokul 1, 2 ve 3. sınıf düzeylerinde bulunan öğrencilere ise ödevin hiç verilmemesine yönelik bir yaklaşımın mevzuat içerisinde açıklandığı ve bu durumun yıllar boyunca değişmediği görülmektedir. Öğretimin üst kademelerinde proje adı altında öğrencilere okul dışında yapabilecekleri etkinliklerin verilebileceği ifade edilmektedir. Bu çalışmaların ise geleneksel yaklaşımlardan olan alıştırma, test, kaynak kitap, fotokopi vb. şekilde değil de öğrencilerin bizzat öğrenme sürecine dâhil olacağı üst düzey düşünme becerilerini işe koşabileceği, sosyalleşmelerine katkı sağlayacak türden olması gerektiği belirtilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının mevzuatlarında ve Bakanlarımızın açıklamalarından da anlaşıldığı üzere ev ödevlerine yönelik olumlu bir yaklaşımın bulunmadığı görülmektedir.

Ev ödevleri yararlı mı, yoksa zararlı mıdır?

Konunun ikinci boyutu, ev ödevlerinin yararlı olup olmadığıyla ilgilidir. Yapılan araştırmalara göre ev ödevlerinin artıları ve eksileri vardır.

Ev ödevlerinin artıları;

1-Yapılan araştırmalar, ödevlerin öğrencilerin notlarını, sınav sonuçlarını ve üniversiteye gitme olasılığını artırdığını gösteriyor.

2-Ödev, iyi çalışma alışkanlıkları ve yaşam becerileri geliştirirken sınıf içi öğrenmeyi pekiştirmeye yardımcı olur.

3-Ödev, ebeveynlerin çocuklarının öğrenimine katılmalarını sağlar.

Ev ödevlerinin eksileri;

1-Çok fazla ödev zararlıdır. Yapılan araştırmalar çok fazla ödev yapmanın uyku eksikliği, baş ağrısı, bitkinlik, kilo kaybı ve mide sorunları gibi diğer sağlık sorunlarına yol açtığını ortaya koymuştur.

2-Ödevler "okul sisteminde zaten bir ayrıcalık yaşayan öğrencilere daha fazla avantaj sağlama mekanizması olarak hizmet ederken, halihazırda marjinal bir konumda olan öğrencileri daha da dezavantajlı hale getiriyor. Ödevler dijital uçurumu veya ödev açığını daha da derinleştiriyor.

3-Ödevler küçük yaştaki öğrencilere yardımcı olmaz ve lise öğrencilerine de yardımcı olmayabilir.

4-Ödevler evde, aile içinde, arkadaş ilişkilerinde ve genel okul-yaşam dengesinde olumsuz etkilere yol açar ve ödevlerin çözmesi gereken sorunlardan çok daha fazlasına sebep olur.

Ev ödevlerinin öğrenmeye katkısı var mıdır?

Ev ödevleri konusunun üçüncü boyutu da, öğrenmeye katkı sağlayıp, sağlamadığıyla ilgilidir. Bu konuyu Alfie Kohn’un “Ev Ödevi: Bir Öğretim Efsanesi” kitabından esinlenmelerle açıklayalım;

Kitap, ev ödevlerinin tarihsel sürecinden söz eder, ev ödevinin modern eğitim sisteminde çok eski bir uygulama olmadığını, 20.yüzyılda disiplin aracı olarak popülerleştiğini, aslında bilimsel değil, daha çok kültürel ve ideolojik gerekçelerle yaygınlaştığından açıklar.

Ev ödevlerinin başarıyı artırdığına dair kanıtların zayıf olduğunu, ilkokulda hiçbir anlamlı katkısının olmadığını, ortaokulda sınırlı, lisede ise sadece bazı derslerde (özellikle matematikte) küçük etkiler yaptığını tespit eder ve bu nedenle ev ödevleri “Başarıyı artırır” inancı aslında bir eğitim miti olduğunu, düşülenin tersine ev ödevlerinin öğrenmeye katkısının yüzde 4, yüzde 5 oranlarında olduğunu iddia eder.

Yine kitapta ev ödevlerinin sorumluluk, disiplin, öz düzenleme kazandırdığı iddia edilmesine rağmen Kohn’a göre bunun da kanıtı yoktur. Öğrenciler çoğu zaman ödevden nefret etmeyi, işi ertelemeyi ve “çabuk bitirip kurtulmayı” öğrenirler. Gerçek sorumluluk, öğrencinin özerklik ve merakla öğrenmeye katılmasıyla gelişir.

Kohn’a göre, ev ödevleri ailelerde çatışma kaynağıdır. Çocukların oyun, dinlenme, sanat ve spor gibi gelişim için önemli faaliyetlere ayırdığı zamanı çalar. Sosyoekonomik eşitsizlikleri derinleştirir: Kaynaklara erişim imkânı olan çocuk avantajlıdır.

Bir başka konu, fazla ödevin çocuklarda uyku bozuklukları, stres, anksiyete yarattığını göstermektedir. Öğrenmeye karşı merakı öldürür, içsel motivasyonu dışsal zorunlulukla bastırır. Kohn: “Çocukların ödev nedeniyle kitapları sevmeyi bırakmaları, hiçbir akademik kazanımla telafi edilemez.” Eğitim sisteminde “fazla emek = fazla öğrenme” anlayışı hâkimdir. Ancak ev ödevi bu mantığı doğrulamaz. Kalite yerine miktar ölçülür; oysa önemli olan düşünmeyi, sorgulamayı teşvik eden öğrenmedir.

Kohn, ödeve alternatif olarak şunları önerir;

-Anlamlı sınıf içi etkinlikler
-Projeler, işbirlikçi öğrenme, problem çözme odaklı yaklaşımlar
-Çocukların öğrenme sürecine karar verme hakkı
-Kohn’a göre en iyi öğrenme, ödevsiz de gerçekleşebilir.

Kohn’a göre sonuç olarak;

-Ev ödevi, eğitimde “doğal kabul edilen” ama bilimsel desteği olmayan bir uygulamadır.
-Eğitimciler ve aileler, ödevin yararlı olduğuna dair efsaneleri sorgulamalıdır.
-Gerçek amaç, çocuklarda öğrenme sevgisi, merak ve eleştirel düşünmeyi geliştirmek olmalıdır.

Son olarak ödev konusunun bu kadar tartışıldığı bir ortamda şu önerileri de eklemek gereklidir;

-10 dakika kuralı: Sınıf düzeyi × 10 dakika;

1.sınıf:10 dakika,
2.sınıf: 20 dakika,
3.sınıf: 30 dakika,
4.sınıf: 40 dakika…

-Kaliteli ödev > çok ödev: Öğrencinin düşünmesini, yaratıcılığını ve anlamlı öğrenmesini destekleyen ödevler daha etkili.
Sonuç olarak, ev ödevleri, eğitimde “doğal kabul edilen” ama bilimsel desteği olmayan bir uygulamadır. Eğitimciler ve aileler, ödevin yararlı olduğuna dair efsaneleri sorgulamalıdır. Gerçek amaç, çocuklarda öğrenme sevgisi, kitap okuma alışkanlığı, her konuda merak ve eleştirel düşünmeyi geliştirmek olmalıdır.

Kaynaklar

Lokman BAYNAZOĞLU- Okul Müdürü (Çay İlkokulu)

Alfie Kohn. Ev Ödevi: Bir Öğretim Efsanesi