Piyasa

Büyükşehri Bıraktı, Şimdi Niksar’da Üzüm Üretiyor

Bir zamanlar büyükşehrin kalabalığında kaybolmuştu. Sabahları işe yetişme telaşıyla başlayan günler, akşam trafiğinde saatlerce yolda geçiyor, haftasonları bile dinlenmeye yetmiyordu. Beton binaların arasında sıkışmış hayatında, toprağın kokusunu, doğanın sesini ve üretmenin verdiği huzuru özler olmuştu. Uzun süre düşündükten sonra, çocukluğunu geçirdiği topraklara dönmeye karar verdi. Artık büyükşehri arkasında bırakacak, memleketi Niksar’da üzüm yetiştiriciliğine adım atacaktı.

Şehirden Köye Uzanan Yolculuk

Karar kolay değildi. Büyükşehirde düzenli bir işi, çevresi ve alışkanlıkları vardı. Ancak hayatın her geçen gün daha çok yorucu hale geldiğini fark ediyordu. Üstelik üretmeden tüketmenin verdiği bir boşluk hissi de kalbine işliyordu. Çocukluğunda dedesinin üzüm bağlarında geçirdiği günler aklına geldikçe, kendi köklerine dönme arzusu giderek güçlendi. Niksar’ın bereketli toprakları, su kaynakları ve üzüm yetiştiriciliği konusundaki köklü kültürü, onun için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

İlk Adımlar: Fidan Dikmek ve Toprağı Tanımak

Köye yerleşir yerleşmez ilk işi üzüm fidanı dikmek oldu. Bu süreçte sabrın, emeğin ve bilgeliğin ne kadar önemli olduğunu yaşayarak öğrendi. Bağcılık öyle bir işti ki sadece toprağa fidan dikmekle bitmiyordu. Her aşama ayrı bir özen, ayrı bir dikkat istiyordu.

Budama zamanı geldiğinde dalın fazlasını almak zorundaydı, sulama vakti geldiğinde toprağın ne kadar suya ihtiyacı olduğunu anlamalıydı. Güneşin dik vurduğu günlerde yaprakların nasıl korunacağını, hastalıkların nasıl önleneceğini öğrenmek için çabaladı. Kimi zaman yanıldı, kimi zaman yeniden denedi. Ama her hatasından sonra toprağın ona verdiği ders, büyük bir öğretmen oldu.

Niksar’ın Verimli Topraklarında Yetişen Üzümler

Bugün geldiği noktada, bağlarında birçok farklı üzüm çeşidi yetiştiriyor. Narince üzümü Niksar’ın simgesi olduğu için bağlarının baş köşesinde yer alıyor. Aynı zamanda sofralık çeşitlerden Red Globe, Sultaniye ve Italia gibi türleri de özenle yetiştiriyor.

Narince: Şaraplık olarak bilinse de yaprağı ve sofralık lezzetiyle de değerli. Niksar’ın iklimiyle adeta bütünleşmiş bir tür.

Red Globe: Büyük taneleri, albenili görünümü ve tatlı aromasıyla hem iç piyasada hem ihracatta tercih edilen bir üzüm.

Sultaniye: Hem kurutmalık hem de sofralık olarak değerlendirilebilen, Türk bağcılığının klasiklerinden biri.

Italia: Beyaz sofralık üzümler içinde gösterişli salkımlarıyla öne çıkıyor.

Her biri farklı bakım istese de aynı ortak noktaya sahip: emek.

Geleneksel Yöntemlerle Modern Tarımı Buluşturmak

Bağcılığı sadece geçim kaynağı olarak görmüyor. Onun için bu iş aynı zamanda kültürel bir mirası yaşatma aracı. Dedelerinden gördüğü yöntemleri modern tarım teknikleriyle harmanlıyor. Örneğin, ilaçlamada doğal yöntemleri tercih ediyor, gübrelemede ise organik materyallerden faydalanıyor. Bunun yanında damla sulama gibi teknolojik çözümleri de kullanarak hem su tasarrufu sağlıyor hem de daha verimli sonuçlar elde ediyor.

Böylece hem gelenekten kopmamış oluyor hem de çağın gerekliliklerine ayak uyduruyor. Bu yaklaşım sayesinde üzümleri, hem lezzet hem de kalite açısından dikkat çekiyor.

Üretimin Zorlukları ve Sabırla Gelen Başarı

Bağcılığın dışarıdan göründüğü kadar kolay olmadığını sık sık dile getiriyor. Yazın kavurucu sıcağında, kışın dondurucu soğuğunda çalışmak gerekiyor. Hastalıklarla mücadele etmek, pazarlama süreçlerini yönetmek, ürünün değerinde alıcı bulmasını sağlamak başlı başına bir mücadele.

Ama tüm bu zorlukların yanında, sabırla beklenen ilk ürünün salkımları dallarda belirdiğinde yaşadığı mutluluk her şeye değiyor. Bir fidanın üç dört yıl içinde ürün vermeye başlaması, bu işin ne kadar emek ve sabır istediğini gösteriyor.

Ekonomiye ve Bölgeye Katkı

Sadece kendi geçimini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bölge ekonomisine de katkıda bulunuyor. Bağcılık sayesinde istihdam yaratıyor, yöresel üretimi destekliyor. Üzümlerini hem sofralık olarak satışa sunuyor hem de fidan üretimiyle diğer üreticilere katkı sağlıyor. Zamanla e-ticaret üzerinden satış yapmaya da başlamayı planlıyor.

Bu noktada hanimkoylu.net onun için önemli bir vitrin haline geliyor. Niksar’da yetiştirilen doğal ürünleri tüketiciyle buluşturan bu site, sadece üzüm ve bağ ürünlerini değil; aynı zamanda bölgenin farklı tarımsal ürünlerini de doğrudan üreticiden tüketiciye ulaştırıyor. Böylece hem köylü kazanıyor hem de şehirde yaşayan insanlar sağlıklı ve doğal ürünlere erişmiş oluyor.

Kendi Hayatında Yeni Bir Sayfa

Büyükşehrin gürültüsünü, bağların sessizliğiyle değiştirdi. Bir zamanlar trafikte harcadığı saatlerin yerini şimdi güneşin doğuşunu izleyerek yaptığı sabah işleri aldı. Masabaşında geçen uzun toplantıların yerine bağlarda çalışarak geçirdiği huzurlu günler geldi.

Üstelik üretmenin verdiği tatmin duygusu, şehirde yaşarken asla bulamadığı bir mutluluk kaynağı oldu. Toprağa dokunmak, alın terinin karşılığını dalında görmek, hayatının en doğru kararı olduğunu ona her gün hatırlatıyor.

Bir Hayalin Gerçekleşmesi

Büyükşehirden köye dönüş, sadece yaşam biçiminde bir değişim değil; aynı zamanda bir hayalin gerçekleşmesiydi. Çocukluğunun izlerini takip ederek geldiği Niksar’da, şimdi kendi bağlarını kurmuş durumda. Her salkımda, her tanede hem emeği hem de hayalleri var.

Bugün, “şehirden köye dönmek mümkün mü?” diye soranlara en güzel cevabı onun hikâyesi veriyor. Evet, mümkün. Üstelik sabır, emek ve inançla yapıldığında, hem doğa hem insan kazanıyor. Ve bu dönüşüm, hanimkoylu.net üzerinden tüketicilere ulaşan ürünlerle daha geniş bir hikâyeye dönüşüyor.