CESARET İSTER

Mecliste bulunan siyasi partilerin bazen ülkeyi ilgilendiren konularda dahi birbirine karşı tutumları ve ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda ortak karar alamamaları ve iktidarın tek başlılık ile meclisin alacağı kararlara değil de sadece kendi partisinin kararlarına uyarak hareket etmesinden doğan bazı olumsuzluklar doğuyor. Ülkedeki terör olaylarının artması üzerine muhalefet partileri tarafından terörü bitirmek için “Kandile bayrak çekmen gerekir” diye eleştirdikleri Erdoğan sonunda emir vererek, Kato Dağına bayrak çektirdi.

Kato Dağından inen teröristler Şemdilli Hakkari, Şırnak Beytüşşebap’taki Kaymakamlık, devlet binasına saldırmaları ile yaşanan olaylar sonrası verilen şehitler, acaba Kato dağına helikopter ile gidip bayrağı asıp bir poz verdikten sonra helikoptere binip sıvıştılar mı?  Çünkü bayrağın bir çekilme düzeni vardır. Bayrağı çekmek için önce o bölgeyi her türlü pisliklerden temizleyip, çekilen bayrağı ondan sonra indirmeye kimsenin gücü yetmemeli. Bayrağın önemini bilenler dün İzmir’de bayrak çekilmeyecek diyenlere bayrağın anlamını çektikleri bayraklarla gösterdiler. İşte bayrak öyle çekilir.

Çatışmalar ile verilen şehit cenazeleri sonrası çekilen bayrakları terörist cenazesi geçerken indirtmek değil. Teröristin cenazesinde devletin zırhlı aracına kendi bez parçalarını bayrak diye bağlayanlara karşı koyamayanların kendi bayrağına sahip olamamaları ile gidip Kandil Dağına bayrak çekmek cesaret ister. Topu topu üç beş bin kişiden oluşan çapulculara karşı duramayan bu devleti yönetenlerin geçmişten ders almaları gerekir.

Kıbrıs’ta da geçmişte EOK terör örgütü ile arkasındaki Rumlar ve Yunanistan’ın da destek vermesinden cesaret alanlar türlü uyarılara kulak tıkamaları ile o günün Başbakanı Merhum Bülent Ecevit ve o günün karala komutanları ile inanmış askerleri denizleri yararak geçilmez denen siperleri yararak Türk soydaşlarımızın yaşadığı bölgelerden EOK denen terörü temizleyip Beşparmak dağlarına astıkları bayrağı bu güne kadar indirmeye kimin gücü yetti?  O gün altıncı filosunu Akdeniz’e demirleyen ABD ile AB ülkeleri ve Rum, Yunanistan’ın bütün tehditlerine karşı dimdik duran bir ulusun ve Başbakanı’nın komutanlarının azimli kararlı oluşları ile ortaya koydukları cesareti bütün dünya fal taşı gibi açılmış gözlerle bakmadılar mı?

Peki, o zaman şu an kendi topraklarımızda yaşanalar ile kendi sınırlarımızda bayrağımıza sahip çıkamamak demek neyi ispatlar? Demek ki bayrak çekip bayrağa sahip olmak cesaret ister. Ancak bu gün doğruları yazan yazarlar ve medya ile emekli paşalara gücü yetenlerin sırtlarını dayadıkları dayılarının omuzlarını sıvayıp arkandayım diyerek arkadan hançerlendikleri gibi ülkedeki birlik beraberlik yerine parçalanmalar için adımlar atanlar ve arkasındaki güçlere karşı tavır alıp kararlar vermek cesaret ister. Geçmişte güçlü orduları var diyerek korkan bazı güçlerin şimdi alay edişlerine sahne olan Türk orduları ve paşalarının tutumları hakkında yorum yapıp tehditler savuranların bu cesareti nereden aldıkları şimdi açıkça ortada…

Devam edecek.