Birbirini seven iki insan için evlilik, hayatın en önemli dönüm noktalarından biridir. Ancak sadece aşk yeterli olmaz; değerler, hedefler ve beklentiler konusunda uyum da büyük önem taşır. Çiftlerin, “gerçekten hazır mıyız?” sorusuna yanıt bulabilmesi için evlenmeden önce kendilerine sormaları gereken bazı kritik sorular vardır. Bu sorular hem ilişkinin sağlamlığını test eder hem de gelecekte yaşanabilecek olası çatışmaları en aza indirir. Bu nedenle evlenmeden kendinize bu soruları sorun…
Partnerinize karşı içinizdeki ses ne diyor?
Tanışıp bir süre görüştüğünüzde, bütün kriterlerden, mantık yürütmelerinden bağımsız olarak içinizdeki sese kulak vermeniz gerekmekte. Eğer içinizden gelen o çok iyi tanıdığınız ses “Evet, bu bana eş olabilir, yanımda gönül rahatlığıyla taşıyabilirim ve yanında yürürken dünya umurumda olmaz” diye fısıldıyorsa size bu ses büyük ihtimalle doğru söylüyordur?
Eş olarak seçtiğim insanla gerçekten iyi bir arkadaş mıyım?
Biriyle ilgili geleceğe yönelik ciddi planlar yapmaya başladığınızda, kendinize soracağınız soru "Birbirimize gerçekten aşık mıyız?" sorusu olmamalıdır. Sormanız gereken ilk soru "İyi arkadaş olma yolunda ilerliyor muyuz?" sorusu olsun.
Âşık olmak" genellikle çok yoğun duygular, romantizm ve yüksek elektrik demektir. Bunlar da bir süre sonra ilk başlardaki yoğunluğunu kaybedecektir. Evlenmek için bu tip bir "aşk ya da sevgi" den ziyade iyi arkadaşlık daha geçerli bir sebeptir. Âşık olmak gibi yoğun duygular özünde bencillik barındırabilmekte. Arkadaşlıkta bencillik yoktur. Gerçek sevgi bir başka kişinin hayatını önemsemek, ona değer vermekle ilgilidir. İyi arkadaşlar birbirlerinin mutluluklarını ve huzurunu önemserler, fedakârlık ön saflardadır ve evliliğin uzun ve sağlam temellere oturmasıyla doğrudan ilgilidir.
Gerçekten birbirimize duygusal olarak dürüst müyüz?
Duygularınızı açıkça ifade edemiyorsanız, bu ilişkide daha başlangıçta sorun var demektir. Birbirlerine karşı duygusal olarak açık olamayan iki insanın gerçek manada birbirlerine âşık olmaları ve yakınlık kurmaları mümkün değildir. Duygularımızı başka biriyle açık bir şekilde paylaştığımızda, o kişiyle aramızda bir bağ oluşur ve kendimizi ona yakın hissederiz.
Genelde insanlara duygularımızdan bahsetmekten kaçınırız, çünkü bunu yaparsak kendimizi kırılgan hale getirmiş hissederiz, ki bu da tehlikelidir. O nedenle evlenmeyi düşündüğünüz kişiyle duygularınızı paylaştığınızda, kendinizi her zaman güvende hissedebilmeniz önemlidir.
Şu anda benimle ilgili hislerin neler?"
Şu anda sana bahsettiğim şeyler sana kendini nasıl hissettiriyor?
Aldığınız cevap sizi sorduğunuz soru partnerinizi rahatsız hissettiriyor mu?
Bu ve buna benzer duygularınızı konuşurken rahatsızlık hissetmiyorsanız karşınızdaki insan doğru insandır.
Kocam olacak insana gerçekten inanıyor muyum?
Kocanızın, sizin tarafınızdan inanılmaya, sizden saygı ve destek görmeye ihtiyacı var. Erkekler eşinin ona güvenmesine ihtiyaç duymaktadır.
Günümüzde erkekler o kadar fazla baskı altındalar ve onlardan o kadar çok şey bekleniyor ki... Sürekli kuşkucu yaklaşımlar, sorgulamalar, dedektiflik davranışları ve sizden başka hiçbir şey yokmuş gibi ona baskı uygulamanız bir süre sonra erkeği sıkar, bunaltır. Ev onların baskı görmek istedikleri en son yer. Bir kadının kocasına yapabileceği en gaddarca şey sürekli bir şeyler yüzünden onu eleştirmek, sorgulamak, haksız yere itamda bulunmaktır.
Bu sebeple hayatınızı onunla birleştirmeden önce, gizli bir ajandanız ya da dile getirmediğiniz beklentileriniz var mı bir gözden geçirin. Açık sözlü ve dürüst olun. Ve onun karısı olmaya karar verdiyseniz, aynı zamanda onun arkadaşı olun ve ona asla sırtınızı dönmeyin, açık ve net olun. Kendinize güvendiğiniz kadar eşinize güvenmiyorsanız evliliği düşünmeyin.
Erkek olarak eşime ve aileme bakmanın sorumluluğunu üstlenmeye hazır mıyım?
Bazıları bir rüzgâra kapılıp evlenseler de evlendikten hemen sonra bekar gibi yaşamaya devam eder. Arkadaşları hep en önemlidir, genelde dışarıdadır, hep işi vardır. Evde bir kadın olduğunu unutulur. Bekar gibi yaşar ve evi nerdeyse otel gibi kullanır. Bunlar Bir kadının sorumluluğunu üstlenecek kadar olgunlaşmamış, duyarsız ve çoğu zaman bencil tiplerdir. Umursamazlık, kadının ruhunun ışığını söndürür. Karanlık yollarda eşinize ışık olmayacaksanız evlenmeyin.
Unutmayın kuracağınız yuva sizin dünyanız: kadın o dünyanın güneşi erkek ise aydır karanlıkları aydınladır. Çocuklar ise ışığını sizden alan yıldızlardır…