Bundan bir ay kadar önce, bir yurt dışı seyahatim olacak demiş ve güzel ülkemden ayrılmıştım.
Gerçi bu güzel ülkeden; her şeyin en iyisine layık bu topraklardan ayrılırken de güzel ülkemde her şey sütliman değildi.
Ama böyle bir kaos ortamı da yoktu.
Döndüğümde her şeyin tarumar olduğunu gördüm. Ülke ayağa kalkmış acı çekiyordu.
Ne olmuştu bir ay içinde? Ya da son günlerde?
***
Günlerdir yaşananları hayretle, acıyla izliyorum… Ne zaman aklıselim denilen insan beynindeki mekanizma çalışacak diye bekliyorum. Ama ne yazık ki bu mekanizma çalıştırılmıyor, çalıştırılmayacak ta…
***
Ben bir babayım.
Çocuklarım oldu. Çocuklarımı büyütürken onlar için çeşitli meşakkatlere, zorluklara hatta acılara katlandım, göğüs gerdim.
Yanlışları mı olmadı, hata mı yapmadılar?
Yanlış ta yaptılar, hatalar da işlediler. Ben de bir baba olarak yanlışlarına, hatalarına yerine göre tepki gösterdim. Kulaklarını çektim. Azarladım. Bağırdım çağırdım hakaret ettim. Hatta tehdit ettim.
Ama bazı ahvalde de hata ne kadar büyük olursa olsun görmezden geldim.
Eğer ben çocuklarımın her yanlışlarını her hatalarını görsem, yüzlerine gelseydim bugün (Allah onlardan razı olsun) bana olan saygıları, sevgileri bu kadar içten ve samimi olmazdı. Çünkü baba evlat arasındaki o hassas çizgi laçkalaşır, zedelenirdi.
Ben eminim ki bütün babalar hatta analar da böyle yapmışlardır.
***
Büyük olmak için en büyük erdem:
Bazı kabahatleri; duymamak, görmemek, söylememektir…
***
Ülkem Müslüman bir ülke. Yüzde 99 u değil, bana göre yüzde yüzü Müslüman bir ülke.
Ayrıca İslamiyet’i en iyi bilen, bütün ahkâm ve vecibelerini en iyi uygulayan bir ülke. Dinine toz kondurmayan hassas bir ülke…
***
Böyle bir ülkede…
İnsanların en hassas oldukları bir konuda…
Ülkenin en büyüğü benim diyen bir kimse – velev ki olmuş olsa bile – insanların zulümden kaçmak için camiye sığınmaları; o telaşla – kimilerinin – ayakkabıyla camiye girmelerini televizyonlarda milyonlara haykırarak şikâyet etmesi ne kadar doğru?
Canının derdine düşmüş; yaralı arkadaşlarına yardımdan başka bir düşünceleri olmayan bir gurup insanın cami gibi en kutsalımız bir mekânda içki içmeleri ne kadar gerçek olabilir?
Buna kendilerine yardım olsun, şiddetten kurtulsunlar diye camii açan görevli müsaade eder mi, bu mümkün mü?
Ülkenin en büyüğünün, böyle bir konuda bu kadar hassas bir ülkede, insanları galeyana getirecek söylemlerde bulunması ülkeyi ne duruma getirir?
***
Bu ülke en ılımlısından, en fanatiğine İslamiyet’e inanmış, Müslüman bir ülke.
Böyle bir ülkede de büyüklerimize düşen en büyük görev ılımlı ile fanatiği, bu konusunda dengede tutmak.
***
Türkiye ayakta…
Neden?
Nedeni yok…
***
Ama ayakta.
Kolay kolay da oturacak gibi değil. Hele hele konu üç beş ağaç hiç değil. Hatta yapılması düşünülen “Topçu Kışlası” da değil…
Konu kişilerin kişiliklerini sahiplenmeleri…