EURO BÖLGESİ’NDE KIRILGAN TOPARLANMA

Avrupa ekonomisi, 2025’in üçüncü çeyreğine ilişkin verilerle birlikte yeniden “düşük ama pozitif büyüme” döneminin sınırlarında dolaştığını gösterdi. Eurostat'ın yayımladığı son tahmini veriler, ekonomi yönetimlerinin uzun süredir görmek istediği büyümenin hâlâ kırılgan ve bölgesel dalgalanmalara açık olduğunu ortaya koyuyor. Küresel ölçekte enerji maliyetlerinde yaşanan normalleşmeye ve tedarik zincirlerinin büyük ölçüde toparlanmasına rağmen, Avrupa’nın ekonomik motoru olması beklenen iç talep hâlâ zayıf; dış talep ise jeopolitik belirsizlikler nedeniyle net bir destek sağlamıyor.

Euro Bölgesi’nde üçüncü çeyrekte GSYİH yalnızca %0,2 artarken, AB genelindeki büyüme %0,3’te kaldı. Çeyreklik bazda bu seviyeler, ekonomik aktivitenin durmadığını ancak harekete geçmekte zorlandığını gösteriyor. Yıllık büyüme ise Euro Bölgesi’nde %1,3, AB genelinde %1,5’te kaldı. Bu oranlar, pandemi sonrası toparlanma dönemindeki güçlü çeyrek performansların artık yerini yapışkan ve düşük bir büyüme rejimine bıraktığını gösteriyor.

Avrupa genelinde ekonomik görünüm artık daha çok “hali hazırda mevcut olanı koruma” çabası üzerine kurulu. Bir başka ifadeyle, Avrupa ekonomisi teknik olarak büyüyor ancak büyüme artık potansiyelin belirgin şekilde altında.

BÜYÜMENİN PARÇALI HARİTASI: İSVEÇ ZİRVEDE, İRLANDA GERİDE

Eurostat verilerine göre çeyrek büyüme performansı ülkeler arasında keskin farklılıklar gösteriyor. İsveç %1,1 ile en güçlü büyümeyi kaydederken, onu Portekiz (%0,8) ve Çekya (%0,7) izliyor. Bu ülkelerin ortak özelliği, ihracat ve yenilikçi üretim kanallarının iç talepten daha baskın olması ve mali disiplinin görece korunması.
Öte yandan Litvanya %0,2 ile düşük pozitif büyümede kalırken, İrlanda ve Finlandiya ekonomileri %-0,1 ile hafif daralma yaşadı. Özellikle İrlanda gibi çok uluslu şirketlere dayalı ekonomilerdeki daralma, küresel teknoloji yatırımlarındaki yavaşlama ve vergi düzenlemeleriyle doğrudan bağlantılı görünüyor.

Sonuç olarak, Euro Bölgesi’nin ortalama büyüme verisi geçmişten farklı olarak güçlü ülkelerin etkisiyle değil, zayıf bir ortalamanın uzlaşmasıyla oluşuyor. Başka bir deyişle “birleşik bir Avrupa ekonomisi” görüntüsü giderek parçalı bir tabloya dönüşüyor.

İŞGÜCÜ PİYASASI: TARİHSEL OLARAK İYİ AMA İLERLEME KAYDETMEYEN BİR DURAĞANLIK

Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı Eylül itibarıyla %6,3 seviyesinde sabit kaldı. Bu oran tarihsel olarak düşük kabul edilebilir olsa da ekonomik ivmenin zayıf olduğu bir dönemde istihdam piyasasında iyileşme görülmemesi dikkat çekici. AB genelinde işsizlik oranı %6,0 ile çok az bir düşüş gösteriyor ancak genç işsizlik oranlarında ciddi bir hareket yok. Gençler hâlâ ekonomik toparlanmanın dışında kalıyor ve sosyal politika açısından bu durum kritik bir uyarı niteliği taşıyor.

İş gücü piyasasındaki eşitsizlikler de sürüyor. Kadınlardaki işsizlik oranı erkeklere kıyasla daha yüksek ve cinsiyet bazlı makas kapanmak yerine sabitlenmiş durumda.

İşsizlik rakamları yüzeyde istikrarlı görünse de işgücü piyasasının geleceği konusunda dikkat çeken iki risk var:
Düşük büyüme ile sınırlı istihdam yaratımı
Gençlerin ve düşük gelir grubunun yapısal işsizliğe mahkûm olması
Başka bir ifadeyle, istihdam daralmıyor ama güçlenmiyor da. Avrupa ekonomisi aynı noktada sayıyor.

İŞ DÜNYASI DİNAMİKLERİ: ENERJİ VAR, İŞTAH VAR AMA RİSK DE VAR

Eurostat’ın iş dünyası göstergeleri, ekonomik tablonun belki de en ilginç kısmını oluşturuyor. AB’de şirket kayıtları 2025’in üçüncü çeyreğinde %4 arttı. Bu artış, girişimcilik ekosisteminin ve yatırım iştahının tamamen kaybolmadığını gösteriyor. Özellikle:
Bilgi ve iletişim sektörü (%6)
İnşaat sektörü (%5,9)
Taşımacılık sektörü (%5,5)
Yeni girişimlerin en fazla arttığı alanlar oldu.
Dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve lojistik altyapısındaki büyüme fırsatları, düşük büyüme döneminde bile girişimcileri piyasaya çekmeye devam ediyor.
Ama tablo tek yönlü değil.
Çeyreklik bazda iflaslar da %4,4 arttı. Sektörel dağılım ise ekonomik baskının nerede yoğunlaştığını açıkça gösteriyor:
Konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %20,7 artış
Taşımacılıkta %18,7 artış
Finans sektöründe %14,1 artış
Bu rakamlar, tüketici talebine ve finansman maliyetlerine doğrudan bağlı sektörlerdeki kırılganlığı gözler önüne seriyor. Konaklama ve yiyecek hizmetleri pandemiden sonra toparlanmaya başlamıştı ancak yüksek maliyetler, faizler ve tüketici harcamalarındaki temkinli tutum yeni bir baskı yaratıyor.
Taşımacılık ve lojistik ise hem küresel ticaret akışlarındaki yavaşlama hem de enerji maliyetleri nedeniyle zorlanıyor.
Buna karşılık:
Bilgi ve iletişim sektöründe iflaslar %4,8 azaldı
İnşaatta %3,1 azalma var

Sanayi iflaslarında yalnızca hafif bir düşüş (%0,1)

Bu durum, Avrupa’da ekonomik dönüşümün belirgin olduğunu gösteriyor: Geleneksel ve tüketici odaklı sektörler baskı altında, dijital ve sermaye hafif sektörler daha dirençli.

GENEL DEĞERLENDİRME: DİNAMİK AMA KIRILGAN BİR EKONOMİ

Avrupa ekonomisinin 2025 üçüncü çeyrek özeti basit ama güçlü bir gerçeği ortaya koyuyor:

“Ekonomi büyüyor, fakat gerçek bir ivme yaratamıyor.”

Yeni işletme kayıtlarının artması ekonomide hâlâ hareket ve cesaret olduğunu kanıtlarken, iflas rakamlarının da yükseliyor olması bu hareketin büyük riskler altında gerçekleştiğini gösteriyor.

Büyümenin zayıf, işsizlik oranlarının sabit ve şirket kapanışlarının artışta olduğu bir ortamda, AB’nin temel ekonomik sorusu hâlâ yanıtsız duruyor:
Avrupa ekonomisi yeniden ivme kazanacak mı, yoksa düşük büyüme yeni normal mi olacak?
Bu sorunun yanıtı, büyük ölçüde dış ticaret iklimine, enerji fiyatlarına ve Avrupa Merkez Bankası’nın para politikası yaklaşımına bağlı olacak.

Şu an görünen tablo ise şöyle:

Avrupa ilerliyor ama temkinli. Büyüyor ama sınırlı. Hâlâ dinamik ama aynı zamanda baskı altında. Ekonomi adımlarını atıyor, fakat her adımın altında yeni bir kırılganlık taşıyor.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar