Gaziantep’in bereketli topraklara sahip ilçesi İslâhiye, geçmişten bugüne uzanan zengin tarihini taş, toprak ve insan hikâyeleriyle koruyor. İşte İslâhiye’nin yüzyıllara yayılan serüveni… Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan İslâhiye, Hititlerden Osmanlı’ya kadar pek çok uygarlığın izlerini taşıyor.
Sadece tarımıyla değil, stratejik konumu ve kültürel dokusuyla da öne çıkan bu kadim ilçe, geçmişi günümüze taşıyan mimari yapılar, gelenekler ve doğal güzelliklerle adeta bir açık hava müzesi niteliğinde. Bu foto galeride, İslâhiye’nin tarih sahnesindeki önemli duraklarını keşfe çıkıyoruz.
Erken kalkolitik çağ’da ilk yerleşimler
İslâhiye Ovası’ndaki Tilmen, Gedikli ve Zincirli höyüklerinde yapılan araştırmalar, bölgenin MÖ 5500-5000 yıllarında yerleşim gördüğünü ortaya koyuyor. Bu bulgular, ilçenin Anadolu’nun en eski yerleşim alanlarından biri olduğunu kanıtlıyor.
Hitit ve Luvilerin mirası
MÖ 1400’lerde Luviler ve Hititler, Sam’al bölgesine yerleşerek önemli bir uygarlık merkezi kurdular. Bu dönemden kalan taş kabartmalar, mimari kalıntılar ve höyükler, İslâhiye’nin kadim geçmişinin en somut kanıtları arasında yer alıyor.
Arami ve Asur hakimiyeti
Hititlerin ardından bölgeye Aramiler hâkim oldu. MÖ 800’lerin sonlarına doğru ise Asurlular buraya egemenliklerini kurdu. Bu dönem, bölgede kültürel etkileşimin ve ticari ilişkilerin yoğunlaştığı bir süreç olarak kayıtlara geçti.
Büyük İskender ve Roma imparatorluğu
MÖ 333’te Büyük İskender’in seferiyle bölgeye Helenistik kültür geldi. Roma komutanı Pompeius’un buraya “Nikopolis” adını vermesiyle kent, Roma’nın Suriye eyaletine bağlandı. Roma dönemi su kemerleri ve kalıntılar hâlen ayakta.
Osmanlı Hakimiyeti ve Kösebirleri beyliği
1516’da Yavuz Sultan Selim’in seferiyle Osmanlı topraklarına katılan İslâhiye, Karamanoğlu Beyliği’nin önde gelen ailelerinden Kösebirleri’ne yönetim olarak verildi. Bu dönem, bölgenin huzur ve istikrar içinde geliştiği yıllar oldu.
Fırka-i İslahiyye ve ilçenin ismine ilham veren olay
1864’te Çukurova ve Gavur Dağı çevresindeki aşiretleri yerleşik hayata geçirmek amacıyla oluşturulan Fırka-i İslahiyye, 1866’da burada yeni bir yerleşim kurdu. Askerî birliğin hatırasına kente “İslâhiye” adı verildi.
Kurtuluş Savaşı'nda güvercin geçidi zaferi
Mondros Ateşkesi sonrası önce İngilizler, ardından Fransızlar tarafından işgal edilen ilçe, halkın direnişiyle özgürlüğüne kavuştu. 13 Kasım 1920’de Fransızların çekilmesini sağlayan Güvercin Geçidi zaferi, İslâhiye’nin tarihindeki en gururlu anlardan biri oldu.
Cumhuriyet döneminde idari yapı
19.yüzyılda Adana vilayetinin Cebelibereket sancağına bağlı olan İslâhiye, 1933’te Gaziantep’e bağlandı. Daha sonra Nurdağı’nın ilçe olmasıyla bazı köyler İslâhiye’den ayrıldı.
Tarihi eserler ve Arkeolojik zenginlikler
Tilmen Höyük, Gedikli Höyük, Zincirli Höyük (Sam’al) ve Yesemek Açık Hava Müzesi gibi alanlar, İslâhiye’nin kültürel mirasının en değerli parçaları arasında. Nikopolis kalıntıları ve Akropol surları, antik dönemin görkemini bugüne taşıyor.
Günümüzde İslâhiye ve deprem sonrası yeniden doğuş
2023 Kahramanmaraş depremlerinde ağır hasar gören ilçe, bugün hem tarihini koruma hem de yeniden inşa sürecini hala yürütüyor. Eski cezaevinin kütüphaneye dönüştürülmesi gibi projeler, kültürel hayatın devamını sağlıyor.