GEÇMİŞİ MUKAYESE EDERKEN

Gaziantep solun kalesi idi. Peki ne oldu da, bu gün AKP’nin kalesi durumuna geldi. 1997 ve 1999 solun en hızlı gelişim ve yayılmacı politika izlediği yıllar merhum Bülent Ecevit, gerçek demokrat solcuları tek çatı altında toplamaya başlamıştı.kendisini sosyal demokrat zannedip hiçte bir şeyden anlamayanların ön plana çıkması ve belediyeleri ellerinde bulundurup, halkın ve kendilerine oy verenler i dışlayıp, sadece oyalayabiliriz mantığıyla dışarıdan göçle gelenlere dört elle yapışmaya başladılar. Sanki bu yetmezmiş gibi ilk olarak otobüs işletmesini özelleştirip Gazi ulaş adı altında birilerine ikram etmeleri, kendilerine oy veren işçi sınıfını unutmaları ve gerçek partililerin dışlanması da çabası oldu.

Böyle başlayan siyasi anlayışın, o günler takındığı tavır sonrasında soldaki bölünmeler ( bunun içinde benim gibi nice arkadaşların dışlanması) oldu. Tıpkı şu an DSP’de olduğu gibi, yine tarih tekerrür edercesine 1999’daki merhum Ecevit’in seçimler sonrası koalisyon hükümeti ve almış olduğu kararlar sonrası sanki sola ihanet etmiş gibi DSP ve Ecevit’i faşistlikle suçlayanlar oldu. Peki, şu an verilen bütün desteğe rağmen neden iktidar olamadınız ve meydanı AKP’ye verdiniz?

Aslında bunun bir tek açıklaması var,bençillik. Geçmişte Baykal’a bahane ettiler. Şimdiyse Kılıçdaroğlu’nu pasif diye suçluyorlar.  CHP, Ecevit sonrası iktidar ve hükümet olma yarışını unuttu, muhalefete alıştı. Bu gün solun temsilcisiyiz diyerek yola çıktılar.

 Bunları fırsat bilen AKP, halkın ne beklentisi olduğunu iyi kavramış, ver yiyim ört yatayım elleme canım çıksın. Her şeyi devletten bekleyen, çalışmadan yaşamak isteyen, alın teri dökmeden zengin olmak, emekçinin sırtından yükselmek ve halkı dolandırarak, iktidar yanında yer alıp, bir yerden İflas ertelemesi diğer yandan başka bir bakanlıktan İhale alan bir şirket, paranın gücü iktidarın desteğiyle yükselip gidenler, bunlar ülkenin vampirleri gibi töreyen doyması bilmeyenlerdir.

 Bunlara kapılarını açan, sırf iktidarda kalmak için her türlü tavizi veren , bir anlayışın, ülkede bütün kaleleri zapt etmiş. Kaleleri kendisinin olsa  ne yazar, olmasa ne yazar. Bakın şu an ülke halk üzerinde yapılan pazarlıklara, yarın bunların hesabını nasıl vereceksiniz? Yetim öksüz kalanlar, aç sefil işsiz mağdur olanların verdikleri beddualar sonrası, sizler değilse bile oğullarınız torunlarınız bunun vebalini çekecekler.

 Tıpkı soldaki, kendini bilmez, kişilerin şu an ülkeyi teslim etmelerinde payları olduğu gibi. Şimdi feryatlar yansıtanlar, önce oturun nerde hata yaptığınızı ve ne yapmanız gerekir ona karar verin.