Daha ‘’biz’’ olmayı beceremeyen, daha ayağı yere basmayan biri, güveni kırılmış bir kalbin üzerine nasıl bir gelecek inşa edecek?
Aldatmak, sadece sadakatsizlik değil; aynı zamanda basiretsizliktir. Karşısındaki insana değil, kendisine de ihanettir. Çünkü güvenin kırıldığı yerde sadece bir ilişki yıkılmaz, karakter de yerle bir olur.
Peki, neden bu yol seçiliyor? Çünkü bazıları ‘’var olanı kıymet bilmekten’’ çok, ‘’ yeni olanı merak etmeyi’’ seçiyor. Bazıları ise sorumluluk yüklenmek yerine kolay kaçışları tercih ediyor. Oysa aldatmak, çözüm değil; daha büyük bir sorunun maskesidir.
Kendine hâkim olamayan, arzularını kontrol edemeyen, ilişkiyi yürütmeye sabrı olmayan kişiler sadakatsizliği seçiyor. Oysa sadakat sadece ‘’sevgililik’’ için değil, insanlığın özü için bir erdemdir.
Unutmayın: Daha sevgililiği taşıyamayan, sadakati beceremeyen, güveni koruyamayan kişiler; gelecekte eş de olamaz, baba da olamaz. Çünkü sevgi, emek ister, sıkılmaya yer yoktur ilişkide.
Ve o emeği veremeyenler, yalnızca kendi bencilliklerinin esiri olur.
Aldatmak karakter meselesidir. Karakterinde duruluk olmayan, ilişkisinde sadakat barındıramaz.
Sadakat bir zincir değil, kalpten kalbe uzanan görünmez bir bağdır. Aldatmak ise o bağı koparmaktır.
Oysa gerçek aşk; başka ihtimallere gözünü kapatmak, kalbine dokunan tek kişide bütün ihtimalleri bulmaktır. Sevmek, yanındayken değil; gözün başkasını görmediğinde gerçek olur.