O zamanlar bir kişinin hamam sefası, bugünün cüzdanıyla karşılaştırıldığında küçük bir keyifti. Ama şimdi, o keyif bile erişilemez. Bir hamam sefası için sadece giriş ücreti 500 TL, bir tabak beyran 300 TL, bir porsiyon baklava 500 TL, bir adet katmer 750 TL… Artık cumartesi gecesi bir hamam ve ardından tatlı keyfi, Antep’in esas yerlileri için hayalden öteye geçemiyor. Cebindeki para, alın terinin karşılığını bile zor buluyor; yorgunluk ödüllendirilmek yerine hesap kitapla ölçülüyor.
Pazar sabahları sahreler şenlenirdi. Aileler bir araya gelir, çocuklar lunaparkta kahkahalarla koşuşturur, büyükler eski sokaklarda sohbet ederdi. Sokak lambalarının altında, taşların ve köşelerin anlattığı hikâyeler, bir zamanlar Antep’in yaşayan kalbini gösterirdi. Bu sadece eğlence değildi; hayatın küçük bir ödülü, yorgunluğun ardından gelen bir huzur, ve birlikte olmanın verdiği güven ve mutluluktu.
Ama şimdi… Artık buralara güç yetmiyor. Hamam kapıları sessiz, taşlar soğuk. Beyranın dumanı ve baklavanın şerbeti sadece hatıralarda yaşıyor. Sanayi çırağı, kalfası, esnaf ve işçi artık cumartesi gecesi hamam sefası hayal edemiyor. Pazar sahresi, lunapark eğlenceleri de artık ulaşılmaz bir lüks… Ekonomik sıkıntı, sadece cüzdanı değil ruhu da daraltıyor. Her şeyin fiyatı yükseldi, her keyif hesap kitapla ölçülür hâle geldi; Antep’in o eski sıcaklığı, gülen yüzleri, şehrin kalbindeki canlılığı kayboldu.
Hamam taşlarından süzülen ter, beyranın dumanı ve baklavanın şerbeti artık birer anı. Fiyatların yükselişi, geçmişin herkesin ulaşabildiği keyiflerini bugün sadece zenginlerin lüksüne dönüştürdü. O eski cumartesi gecelerinin neşesi, yerini sessizliğe ve hasrete bıraktı. İşçi çırak, kalfa ve esnaf artık bu ritüelden mahrum; aileler çocuklarına bir zamanların sahrelerini, katmerini ve baklavasını anlatıyor, ama bir daha yaşayamadıkları için sadece gözleri doluyor.
Ekonomik gerçek, bir zamanlar ulaşılabilir olan neşeyi, bugünün gerçeklerinde uzak bir hayal hâline getirdi: Hamam girişi için 500 TL, 1 tabak beyran için 300 TL, bir porsiyon baklava için 500 TL, 1 adet katmer için 750 TL… Bir cumartesi gecesi ritüeli, artık sadece hatırlarda yaşayan bir efsane. Bir zamanlar herkesin paylaşabildiği keyifler, bugün yalnızca hesap kitapla ölçülen birer lüks.
Antep’in esas yerlileri, çileli geçmişlerini gülümseyerek anarken, bugünün çocuklarına aynı sevinci sunamamanın hüznünü taşıyor. Sokaklar hâlâ taşlı, lambalar hâlâ yanıyor, ama ne geçmişin kahkahası ne de hamamın sıcaklığı var. Çırak ve kalfa artık sadece iş yerlerinde ter döküyor, esnaf hesap kitap arasında kayboluyor. O eski cumartesi akşamlarının ritmi, yerini ekonomik sessizliğe ve derin bir özleme bıraktı.
Ve işte Antep’in acı gerçeği: geçmişin neşesi, sıcaklığı ve paylaşımı, bugün fiyatlarla ölçülüyor. Hamam taşlarından süzülen terin verdiği huzur, bir tabak beyran, bir dilim baklava veya bir katmerin fiyatıyla karşılanamaz hâle geldi. Ama hafızamızda hâlâ yaşıyor, kalbimizde hâlâ sıcak bir köşe buluyor.
Antep, geçmişin gururunu ve coşkusunu, bugünün ekonomik sessizliğiyle taşıyor. Heriflerin hamam sefası artık bir hayal, pazar sahreleri artık bir özlem… Ama taş sokaklarda hâlâ bir yankısı var: geçmişin sıcak kahkahaları, tatlı dumanlar ve birlikte geçirilen cumartesi gecelerinin anısı… Onlar, bugün de Antep’in ruhunu diri tutuyor.