Cinayetlerin artışı, özellikle kadınların öldürülmesi, intiharların, hırsızlık olaylarının artışını nasıl izah edebilirsiniz?
Bunun tek cevabı vardır; “İnsanlarımız mutlu değil.”
xxx
Bir ülkede insanlar mutsuz, yaşamından bıkmış ise o ülkede yasa dışı birçok olaylara rastlarsınız. Çünkü insanlar geleceğinden emin değildirler.
xxx
Bütün bu olaylara yön veren, ülkelerde uygulanan ekonomik politikalardır. Zira insanların mutluluğu üzerinde ekonomi büyük rol oynar.
Eğer halk, batı bihakkın eğitilmemiş, bilgilendirilmemiş ise, Serbest Piyasa Ekonomisi, gelir bakımından insanlar arasındaki makasın gittikçe açılmasını sağlar. Bu da insanlar arasında huzursuzluk, sonunda da mutsuzluk getirir.
Örneğin; buğdayın kilosunun 60 kuruş, bir adet simidin fiyatı 75 kuruş olunca, buğday üreticisinin gelirinin az, simit, çörek üreticisinin gelirinin fazla olduğunu söyleyebiliriz.
İşte gelir yönünden, nüfusun çoğunluğu fakirleşirse, o ülkede cinayetlerin, intiharların, hırsızlıkların hatta fuhşun arttığı görülür. Bütün bunlar mutsuzluğu doğuran olaylardır.
xxx
Kadınlara karşı şiddetin artığının dile getirildiği şu günlerde bir kayın validenin gelinini, yani kadının diğer bir kadını öldürmesini nasıl izah edebiliriz?
xxx
Zenginin daha çok zenginleştiği, fakirin daha çok fakirleştiği sistemde önemli rol oynayan unsur, milli gelirin adilane bir şekilde dağıtılmamasıdır.
Bu dağıtımın yegâne sebebi de, gerçeğe uymayan enflasyon sepeti, zahiri enflasyon oranının tespitidir.
Ekonominin işleyebilmesi ve krizden uzak durabilmek için zahiri enflasyon yaratılması, ülkede huzursuzlukta yaratır, insanları mutsuzluğa da sürükler.
Alice Harikalar Diyarında, Alice tavşana sorar:
“Hangi yoldan gideyim?”
Tavşan yanıtlar:
“Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.”
xxx
Yazıya bir Temel fıkrasıyla son verelim:
Şişman biri olan Hıdır, oldukça zayıf olan arkadaşı sıska Temel’e takılır:
-Şu haline bak! Seni gören, memlekette kıtlık var sanır.
Temel, hiç bozuntuya vermeden cevabı yapıştırır:
-Seni gören de, bu kıtlığın sebebini anlar!...