İNSANLARIN İNSANLIKTAN UZAKLAŞMASI

 Evleri, dükkânları, mekânları başlarına çöksün, şu son zamanlardaki insanlıklarını yitirmiş insanların. (İSTİSNALARI TENZİH EDERİM)

Ola ki; sütten ağzı yanmıştır. Saygı duyarım.

Yalnız unutmamak gerek ki; istisnalar kaideleri bozmaz. Bu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir.

***

Nedenini anlamadığım bir şekilde sığınmacılara kucak açan yıkılası bu kentte; kiralık meskenlerini ikiye katlayan mülk sahipleri, her nedense; akıl ermez böyle bir tutum içine girdiler. Daha doğrusu girmişler.

***

Bir iki yakınım kiralık ev arıyor.

***

Vicdansız, kansız kiralık mülkü olanlar; bu sığınmacılar gelmezden önce 500 lirayı zar zor kiraya verdikleri kiralık yerlerini hemen hemen ikiye katlayarak; 850 lira ila 1000 lira arası kira istemeye başlamışlar.

Bir şey denilemez.

Malı değil mi? İstediği ücreti ister, istemesine de, bir de bunun hakkaniyeti var.

***

Ama kiralamacısın o zaman, istenen rakam işine gelir kiralarsın, işine gelmezse “malının hayrını gör arkadaş, bu kira beni aşar” der, başının çaresine bakarsın.

Buna da bir şey denmez.

***

Dediğim gibi “sütten ağzın yanmıştır, ayranı üfleyerek içer.”

De:

“İlla memur olacak.” Şartı neyin nesi?

Burası Ankara değil. Yani memur şehri değil. Esnafının da, işçisinin de sanayicinin de, işsizin de her türlü insanın harmanlandığı bir kent.

***

O zaman kiraya vereceğin mekân için “illa da memur olmalı” şartı neyin nesi?

Yani memurun dışında ki insanların bu yıkılası kentte yaşama hakları yok mu?

Bu nasıl vicdan, bu nasıl ahlak, bu nasıl insanlık?

***

Durup tutmaz bir Allah. Adam başına gelen bir felaketten dolayı iş yapamaz hale gelmiştir. Yüksek mühendistir ve emeklidir. Bu adamın emekli bir mühendis olması; kiralık bir ev bulamaması için bir özür müdür? Zamanında bu adamın da bir kariyeri olduğu neden göz ardı edilir?

***

Ya da adam bir memur emeklisi. “Hayır, ben bu adama evimi kiraya vermem.” Neden memur değil.

Bu nasıl felsefeyse, içine tüküreyim ben böyle felsefenin.