KAÇAN FIRSATLAR

Bir zamanlar ben de gençtim. Hem de deli dolu bir genç.

Anacağızım ‘aman oğlum hasat olursun’ derdi de burun kıvırır aldırmazdım.

Soğuğun insan üzerindeki olumsuz etkisini bir gün olsun bende hissetmemiştim. Soğuk vız gelir sırız giderdi.

İlaç, doktor, hastalık nedir bilmezdim.

Bildiğim tek şey günümü gün etmek, günü yaşamaktı.

 

***

 

Yoğrulmak mı? Hak getire.

Sabahleyin mevsimin en sıcak günlerinde “deşti tarla da” 90 dakika top koşturduktan sonra Gaziantep Lisesinin arkasındaki “eşek gastelinin” yanındaki “zerdalilik” denilen boş alanda ikinci bir 90 dakika top koştururdum.

Yoğrulmak mı? Olacak şey değildi.

Daha birde bunun üzerine akşam Allah ne verdiyse belki sabaha kadar eğlenirdim.

Ve bir iki saatlik uyku bütün yorgunluğumu, bitkinliğimi alır götürürdü. Sabahleyin diken gibi uyanır işime gücüme bakardım.

 

***

 

Hep söylemişimdir. Bu benim kendi tezim. Yanlış ya da doğru bilemem. İnsan bünyesi eğer çok kuvvetliyse 34 – 35 yaşına kadar, değilse 30 yaşına kadar beş senede bir yaşıyor, daha sonra yani 34 – 35 inden sonra senede beş yaş yaşlanıyor.

Yani 70 senelik bir ömür sürecinde iki kademede aynen nötrleşiyor. Yani kimsenin kimsede bir hakkı alacağı vereceği kalmıyor.

 

***

 

Bu arada o gençliğin verdiği deliklerle, eğer, sana taşkınlıklarında mani olan kimse çıkmazsa; önünü arkanı görmüyorsun. Neler kaybettiğinin farkında olmana rağmen önemsemiyorsun. “Adam sende diyerek, daha sonra” diyorsun.

Ama ne yazık ki o “daha sonra” geleceğinden o kadar şeyler alıp götürüyor ki; daha sonra onlarla yüzleştiğinde o kaybettiklerinin yüzüne bakamıyor, hesabını yapmaktan korkuyorsun. Çünkü onların hesabını yapmaya kalksan altından kalkamayacağını biliyorsun.

 

***

 

Son günlerde İş Bankasının Cem Yılmazla ekranlar getirdiği “hayatının en deli günlerini yaşayan. Yarınlarla ilgili hiçbir hesabın peşinde koşmayan gençlere” yol gösterecek bir reklam var.

O reklamı gençlerin önemsemelerini, umursamalarını, dikkate almalarını ne kadar isterim.

 

***

 

İnanı mısınız, bu bahsettiğim zaman diliminde 2000’li yıllar akımlın ucundan bile geçmezdi. Yani 2000’li yılların varlığı... Bilemiyorum.

Sanıyorum bahsettiğim dönemde bu, benim gibi kimsenin de aklına gelmezdi.