Çünkü ben, sevmeyi rol gibi oynamadım. Taklit etmedim, kopyasını çıkarmadım. Maskelerim olmadı. Benim sevgim; birinin gözlerinin içine bakınca, kendimden bir şey kaybetmeyi göze alacak kadar içtendi. Bütün kusurlarıyla, bütün yaralarıyla kabullenecek kadar gerçekti.
Gurursuz görünmek pahasına elimi uzattım. Defalarca kırıldım ama yine de elimdeki sevgiyi saklamadım. Çünkü benim için sevgi, hesap kitabın, gururun, taktiğin çok ötesindeydi. Ben sevdim… Delikanlı gibi, korkmadan, yarım bırakmadan, cesurca ve kaçmadan.
Belki bu çağda saflık gibi gelir. Belki aptallık gibi görülür. Ama ben inanıyorum ki, bir gün herkes maskelerinden, taklitlerin arasından sıyrıldığında şunu anlayacak:
Gerçek sevmek, delikanlıca sevmektir. İçinde oyun yoktur, yalan yoktur.
Ve ben, kendi hikâyemde kaybeden gibi görünsem de aslında kazananım. Çünkü ben içtenliği kaybetmedim. Delikanlı gibi sevdim, gönül rahatlığıyla başımı yastığa koyabilirim.
Sevgi, karşılık bulsa da bulmasa da; samimiyetin, içtenliğin ve yürekliliğin değeridir. Ben bu değeri korudum. Delikanlı gibi sevdim… Ve biliyorum ki, bu hayatta en büyük kazanç, kalbini kirletmeden sevebilmiş olmaktır.