Güveni sarılan kişi, her adımı ölçer, her sözü didik didik eder. ‘’Acaba yine aynı şey olur mu?’’ korkusu, gözlerine perde çeker. İlişkinin doğallığına teslim olamaz; çünkü zihni, ‘’ya tekrar kırılırsam?’’ düşüncesiyle sürekli alarmdadır. Kalbi sevgi isterken, aklı geçmişin hesabını yapar.
Oysa hiçbir yeni insan, eski hataların suçlusu değildir. Geçmişin gölgesini bugüne taşımak, aslında kendi mutluluğuna konulan bir engeldir. İlişki dediğin, korkuların değil, cesaretin hikâyesidir.
Sevgiye şans vermek; bazen yeniden yanmayı göze almak, bazen de kırılmış parçalarını başkasının dokunuşuyla onarmaktır.
Unutma: İlişkiye korkuyla girersen, zaten kaybetmiş olursun. Ama cesaretle girersen, belki de hayatının en güzel hikâyesi seni bekliyordur.
Kalbinin geçmişte aldığı darbeleri yeni insanlara yansıtarak geleceğini karartma. Çünkü gerçek sevgi, korkunun değil, cesaretin armağanıdır.
Eğer geçmişin yaralarını bugüne taşıyorsan, yeni bir ilişki yaşamıyorsun; sadece eski defterlerin tekrarını yapıyorsun.
Ve unutma, geçmişin hayaletleriyle yaşayanlar, geleceğin gerçeklerini asla göremez.