KELPTOKRASİ deyip geçmeyin..Çeşitleri, hizmet alanları farklı cinsleri var.Barınma koşullarına göre Örneğin; sokak,ev,bekçi,sirk,çoban v.b.cinslerden beklenen görev sorumluluk anlayışı ile, sahiplerinin beklentilerine yanıt vermek üzere eğitilenler.Bunlar karın tokluğuna başları-sırtları sıvandıkça efendisine hizmet eden KELP'lerdir..bu cinsler için Rahmetli Süleyman Demirel'den bir anı; Demirel'e soruyorlar bu daima aleyhinizde konuşurdu, neden kendi tarafınıza transfer ettiniz? Yanıt; karşı kapıda iken bize karşı aykırı konuşan, şimdi bizim kapımızda bağlı karşıya konuşuyor..Birde böyle kullanışlıları bulunmakta,aramızda gezinmekte,efendilerinin buyruğu ile hayvani iç güdülerle, bağımlılıklarının gereğini yapanları bulunmaktadır. Velhasıl,köpek köpektir, efendisine hizmetle yükümlüdür.
Geniş Halk kitlelerinin, adı konulmamış olsa bile tanımı; ezilen,yoksullaşan,geleceğe umudu azalan öğrenci,öğretmen, memur, devlet memuruna yakışan hizmet aşkı ile çalıştığı süre boyunca namusu ile çalışıp emekli olan,üretmek için çırpınan, tarlasındaki, bağındaki, bostanındaki, bahçesinde ki ürün gibi boynu bükük,Anasını da alıp gitmesi tavsiye edilen üretici,çarenin kendisinde olduğu bilincinden uzaklaştırılıp, bir türlü gelmeyen İLAHİ ADALETE kader,fıtrat tanımı ile birçok toplumsal yapıyı istismar eden, nalıncı keserinin yonttuğu gibi tüm faydaların hırsızlar tarafından kurulan örümcek ağına hizmet ettiği KLEPTOKRASİ düzenine hizmet eden Bürokratlar için gönül rahatlığı ile söylenebilecek bir kelime olarak " KELPTOKRASİ " bence yeteri kadar açık ve net bir tanım.Bu tür kELP'ler,sahipleri tarafından bir başka sahibe devredilse bile, bir yemek artığı,kemik kırıntısına razı oldukları için yeni sahiplerine de sadakatleri değişmez. Örneğin;Sağır sultanın bile duyduğu, duymazdan geldiği, ne demekse; "SESSİZ ÇIĞLIĞI", duysa bile, hesabın başka olduğu,daha büyük KELPTOKRAT efendilerine hizmet aşkı ile boynuna takılan ÜSTÜN HİZMET MADALYASINI hak etmekle uğraşan, bu uğurda koltuk altlarına sıkıştırılan,büyük İsrail Projesini ( " BİP "i ) canları gibi kollayan-koruyanlarla, yol arkadaşlarının, Ülkenin savrulduğu, uçurumun eşiğine gelindiğini görmemesi mümkün değil. Unutulmaması gereken bir söz var; "Dam yanarsa, sıçanda yanar. Kleptokrasiye hizmet eden kelptokrasi düzeninin insana yakışmadığı açıktır.
"Geniş halk kitlelerinin,yaşadığımız bu Cennet coğrafyanın her karışında payı olan TÜRK MİLLETİNİN, HAK'kın, gecikmeyen HUKUK'un ,gecikmeyen ADALET'in bir an önce gelmesini dilemenin ötesinde dilimize yerleşen"SESİMİ DUYAN VAR MI?"nın yanıtını alması gerekir.Birlik,beraberlik, sadece İstanbul'da bir semt adı olmayan Vefa'nın hangi lehçede olursa olsun karşılığı İnsanlıktır. Ve bu insanların birlikte yaşama azim ve kararlılığı, azınlık kırık topuklu Efe lerle, KELPTOKRATLAR tarafından istismar edilmemesi istencinin hayata geçirilmesi olmalıdır.Şükürse, böyle bir Vatanda yaşıyor olmaya, Şükransa ,Yaradana.Daha ötesi yok.Allah'ın tüm yarattıklarına verdiği emanet canı kimsenin yok etmeye hakkı yoktur.Bazı canların korunmasını üstlenmenin, erdemli olmanın gereği; KELPTOKRATLARA RAĞMEN,ortak yaşamı korumak,börtü böceğe sahip çıkmak,onların yaşam ortamlarını yakmadan,yok etmeden birlikte yaşamanın gereği bilinci ile hareket etmekte insanlık borcudur.
Akıl, "KELPTOKRATLARI" tanıyıp, geleceğe yön verirken, yaratılmışların en akıllısı olarak davranmayı gerektirir. Aklın yolu bir denir...Doğumu Cordoba/İspanya, Roma'da MS 65 ölen Düşünür ,İtalyan Lucius Annaeus SENECA'nın bir sözü; YAŞIYORSAK,HALA UMUT VAR DEMEKTİR...O halde ,
Çaresiz değilsiniz, ÇARE SİZSİNİZ...
Yük.İnş.Müh.M.Sait KÖSE