KIYAMET 70

İhtiyarlar…

Yani atalarımız yüzlerce sene evvel söylemişler.

Demişler ki; “YAŞ 70 İŞ BİTMİŞ”

 

***

 

Oysa ihtiyarların bu sözleri söylediklerinde insanların hiç birisi, belki de çok azı 70 yaşını bulabiliyorlardı.

Ama ne hikmetse büyüklerimiz sanki bu günleri görmüş yaşamışlar gibi 70 yaşı bitmişlik olarak değerlendirmişler…

 

***

 

Gerçekten 70 yaş kişi için her şeyin bittiği; dünya nimetlerinden, eziyetlerinden ellerini eteklerini çekerek köşelerine çekilmeleri; kaderlerine boyun eğmeleri gereken bir yaş mı?

Yoksa tamamen aksini yaparak hayata daha bir başka mı sarılmaları gereken bir yaş mı?

 

***

Emsallerimle hatta daha gençlerle ve de daha ihtiyarlarla sohbetlerimizde genellikler herkesim şikâyeti bu.

70 yaş kıyameti…

 

***

 

Yetmişlik bir arkadaşım hayatından bezmiş bir şekilde anlatıyor:

Yahu arkadaş torunların yanında bir şey yemeye zar oluyorum.(yemek istememek, pişman olmak).  Dişlerim takma (protez) yemek yerken, meyve yerken ya da bir şey içerken zaman zaman dişlerim yerinden oynar bazen da altına küçücük bir şey – mesela bir incir çekirdeği yada benzeri – kaçar. İşte o zaman kıyamet kopar.

Sanki affedilmeyecek kadar büyük bir kabahat işlemişim… Bütün gözler bir anda bana çevrilir. Öyle bir bakarlar ki; yediğime içtiğime pişman olurum. Bu durum çocuklarım içinde geçerli. Onlarda aynı. Sanki benim soframda yememiş, içmemişler ve benim terbiyemle büyümemişler gibi.

 

***

 

Bir diğeri:

Benim bunların üstüne birde dediğimi dediğim zaman yapmamalarını eklemem gerekiyor. Yani bir işi zamanında yapmak varken, ertelemeleri.

Bununla kalsa yine iyi… Kalmıyor. Birkaç defa tekrarlayınca işte o zaman kıyamet kopuyor.

“Ey baba ya da dede sende amma üstüne düşüyorsun bir işin yapacağız dedik.”

Madem öyle neden zamanında yapmıyorsunuz?

Desem, kırk dereden su getiriliyor.

Ve ben suçlu duruma düşüyorum.

 

***

 

Biz böyle öğrenmedik. Yoksa bizlerde o yaşlardayken böyleydik…

Hep beraber gülüşüyoruz. Beklide bu gülmemizin sebebi içgüdüsel olarak, o anda o günleri yaşamış olmamamızın bizdeki bir dürtüsü müdür?

 

***

 

Bizden biraz genç bir arkadaşımız, bende bu kıyametin üstüne şunu eklemek istiyorum. Evde ya da dükkânda yapılması gereken bir iş var. Diyelim ki; bir tamirat işi. Oğlum şu suyun akmasını durdur. Ya bir tamirci çağır ya da kendin yapabiliyorsan sen yap. Hiç itiraz yok. Tamam babacığım. Sen hiç merak etme ben hallederim.

Aradan iki gün, üç gün, bir hafta geçer su halen akmakta. Ben dayanamam, kendim tamir ederim ya da tamir ettiririm.

İşte o zaman kıyamet kopar.

Sen bu ihtiyar halinle bu işlerle neden uğraşırsın, anlamıyorum ki. Sana ben hallederim demedim mi?

Doğru dedin.

Dedin demesine de ne zaman halledeceksin? Balıklar ağaca çıkınca mı?

 

***

Yok arkadaşlar, yok. Zaman çok değişti. Bu değişim sırasında da ne yazık ki; manevi değerlerimizden; saygıdan, sevgiden çok şeyi alıp götürdü.

 

***

 

Herhalde birkaç yetmişlik bir araya geldiklerinde sohbetlerinin temelini bu ve buna benzer konular oluşturuyor.

Yani herkes başındaki kıyametten bahsediyor…