Evveettt…
Kıyamet yaklaşıyor.
Ve bu bizim inançlarımıza göre de kaçınılmaz son. Yani yer küre bir şekilde bu şiddeti tadacak.
***
Asırlar önce yaşamış olan Antik Maya adlı bir uygarlığın mensupları, içinde yaşadığımız yüz yılın, yani, 2012’nin Aralık ayının 21’in de haftaya Cuma günü kıyametin kopacağı kehanetinde bulunmuşlar.
***
Beni hiç mi hiç ilgilendirmedi ayyuka çıkan bu takvim hadisesi. Şu anda da ilgilendiğimden değil yazışım. Sadece yazmış olmak için yazıyorum.
***
Bu dünya ve üzerinde hayat bulan tüm canlılar, bir gün, bir şekilde mutlaka kıyameti yaşayacaklardır.
Bu gerçek belki yarın yaşanır, belki akıllara sığmayacak kadar uzak bir gelecekte yaşanır.
Ama yaşanır.
***
Ve bunu da yüce yaratandan başkası bilemez.
***
Evrende hiçbir şey sonsuz değildir. Canlı ya da cansız her şeyin mutlaka bir sonu vardır. Bir kuyruklu yıldız ya da bir meteor evrenin boşluğunda asırlarca başıboş dolaşır. Sonu geldiğinde de yine kendisi gibi başıboş dolaşan bir başka kütleye çarpar hem kendinin hem çarptığının sonunu getirir. Paramparça olur.
***
Netice itibariyle bu bir kehanettir…
Kehanette gaipten haber vermek, bilinmezler hakkında fikirler ileri sürmektir ki; bilindiği gibi Yüce Yaratan kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de “Gaibi Allah ‘tan başka kimse bilemez” diyerek; hurafeler ve kehanetlere rağbet etmememiz konusunda kullarını uyarmaktadır.
***
Dediğim gibi bu kurtuluşu olmayan gerçekle yer küre ve üzerinde bulunan canlı cansız her şey bir gün bu gerçekle yüz yüze gelecektir.
Ama bu nasıl olur, nasıl biter, bunu da Yüce Yaratandan başkası bilemez.
***
Bir bakmışız bu gerçekle biz yüz yüze gelmişiz…
Bu yarın ya da gerçekleşir, yarından yakın bir zamanda da. Kim bilir belki de hesabını yapamayacağımız bir zaman ötesinde de olur.
Ama olur.
***
Dünyanın hatta evrenin akıl dışı bir ivme içinde olduğunu dünün bilim insanları günümüz insanları kadar bilebiliyorlar mıydı?
Kesinlikle hayır.
İnsan da, aklıda akıl almaz bir şekilde gelişiyor ve gelişmeye devam edecekte.
***
Çünkü Yüce Yaratan yarattığı kullarına “akıl” denilen bir özellik vermiş ki; bu özelliğin önünü de açarak “aklını” kullanabildiğin kadar kullan diyerek ruhsat bahşetmiştir.
***
Dünyamız kesinlikle bir gün önceki dünya değildir.
Ve insanoğlu “akıl” denilen mucize özelliğini kullandıkça da yaşadığımız bu dünya devamlı olarak değişecek, tekâmül edecektir.