Pazartesi günü mahalle ziyaretlerimizdeki gözlemlerimi paylaşmış ve "İnsanlarımız kendileri ile ilgili çalışmalarda görüşlerinin alınmasını istiyor." demiştim.
Gerçekten de yaşadığı yerle ilgili bir karar alınırken, o bölgenin insanını hiçe saymak, "Siz ne anlarsınız" havasında iş yapmak, o projeyi daha baştan başarısızlığa mahkum ediyor. Şehrimizde bununla ilgili bir sürü örnek sayabiliriz.
**
Dün, yazımda örnek verdiğim Türktepe ile ilgili Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey ve Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu'nun demeçlerini okuyunca "Ben ne anlatıyorum" dedim.
Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, "Türktepe'de kalenin silüetini bozan, tarihi yapıya uygun olmayan bir projeye engel oluruz." diyor.
Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Güzelbey'i yanıtlamakta gecikmiyor; " Orada tarihi yapıyı bozmayacak şekilde, üçer katlı yapılaşmalar yapacağız."
**
Yani anlayacağınız sayın okurlarımız, Büyükşehir Belediyesi ile Şahinbey Belediyesi Türktepe Mahallesi konusunda birbirinden habersiz. Büyükşehir projenin içeriğini bilmiyor, Şahinbey bilgilendirme ihtiyacı hissetmiyor.
O zaman kusura bakmayın sayın Türktepe sakinleri; Proje ile ilgili iki önemli başkan daha anlaşamamış size ne oluyor? Sayın Güzelbey projeden habersizse, sizin habersiz olmanız çok mu?
Değil mi ya...
**
Kızıl'lar aklandı mı?
Cuma günü gerçekleşen tahliyelerin ardından Kızıl'lar manşetten inmiyor. "Alnımızın akıyla çıktık... Gazi olduk... Sarsıldık ama yıkılmadık" aklıma gelen bir kaç başlık...
Gaziantepspor Başkanı'nın ve yönetiminin tutuklanması gerçekten hem Gaziantep için hem takım için kötü bir tecrübeydi. Tahliyeleri, ben de Gaziantepspor'un geleceği açısından memnuniyetle karşılıyorum. Tahliyeler olmasa şu anda Gaziantepspor'da tam bir kaos ortamı yaşanacaktı...
Ama...
Tahliye olanlar henüz aklanmadılar. Hatta yöneticilik yapmalarına dair tedbir kararı devam ediyor.
Yani henüz hiçbir şey netleşmemiş. Gazetelerde ise kahramanlık hikayeleri okuyoruz.
Biraz abartmıyor muyuz?