NELER OLUYOR BİZE?

 

Susmak bir sanattır. Güzel, ince, faydalı ve oldukça güç bir sanat.

Susmak sanatı yanında, konuşmak, zanaat kalır.

Söz nedir? İnsanın dimağ ve kalp isimli iki hazinesini açan sihirli bir anahtardır. Yüreğinizde duygu, başınızda bilgi namına ne varsa, bir söz dudaklarınızın kilidini açacak, herkese gösterecektir: İşte cevherlerim!

Fakat ağzı sükût ile mıhlanmış bir kafa ve kalp içinde neler gizli, bunu bilmeye imkân var mı?

Atalarımızın “söz gümüş ise sükût altındır” sözü ne yanlış… Sükût altınsa, söz muhakkak tenekedir!

Dikkat ediniz: susan bir adamda, yaz günlerinin manalı sessizliği vardır. Sanırsınız ki, ağzını bir açsa, şimşekler, yıldırımlar boşalacak.

Sonra, fırtına bulutuna benzeyen ne gevezeler vardır ki ağızlarından kelimeler, fikirler, bir damla rahmet olmadan kuru gürültülerle dökülür.

Eski terbiye, çocuğa, her şeyden evvel bunu, bu ince sanatı öğretirdi: Susmak!

Susmak sayesinde, nice cahiller âlim, nice şeytanlar melek tanınmıştır.

Söylemek yüzündense, bütün manevi sermayesini kediye yükleten müflisler saymakla bitmez.

Cetlerimizin “bir söyle, on dinle” tavsiyesini mümkünse “hiç söyleme hep dinle” ye çevirelim. Çünkü belli olmaz, insan bazı bir söyler ama pir söyler!

Etrafıma bakıyorum: susan insanlarda, para desteleriyle tıkanmış kasaların zengin sessizliği var. Söyleyenlerde ise dibinde birkaç kuruş şıngırdayan teneke kumbaraların züğürt gevezeliği!

Sükût… İşte dudaklarına bu selamet mührünü basabilenleri mükâfatlandıran en cömert sanat!

Yusuf Ziya Ortaç

6 Ocak 1955

***

Yıllar evvel bu ülkede hükümetler tarafından yapılan zamlara ve de daha başka şeylere ahali kıyametleri kopartırdı…

Şimdi… Herkes sus pus. Kimse farkında bile değil yapılan zamların, yaşadıkların olumsuzlukların.

 Farkında olsa ne yazar ki?

 Farkına vardı diyelim; ne oluyoruz beyler dedi diyelim; böyle basit(!) şeylerle uğraştı diyelim; “ neler oluyor bize?” Diyebilen babayiğit çıktı diyelim.

Diyelim demesine de;  nereden geldiğini dahi anlamadan “biber gazı” ciğerlerini yakınca anlar, neyin nereden geldiğini.

***

Galiba en iyisi Yusuf Ziya Ortaç ustanın dediği gibi:

Sükût…