O Y N A M A K

Kişinin geleceğiyle oynanır mı?…

Kişinin geleceğiyle nasıl oynanır?...

Bunu hiç düşündünüz mü?...

 

***

 

Çok mu kolay? Çok mu zor. Ya da imkânsız mı?

Evet, çok kolay! Hem de öyle kolay ki…

Nasıl olduğunu, nasıl yapıldığını anlamazsınız bile…

Bir bakarsınız her şey olup bitmiş.

 

***

 

Hani bir atasözümüz var; Bilirsiniz.

“Denize düşen yılana sarılır.”

 

***

 

Kişinin; mutlaka ama mutlaka zamana bağlı çözülmesi gereken bir açmazı, problemi var.

Kişi olabilecek her ihtimali göz önünde bulundurarak kendine göre bazı girişimlerde bulunur.

 

Bir kişi vardır ki, “sen hiç kafanı takma,  benim hatırımda kalmayabilir. Yeter ki bana birkaç gün önceden hatırlat. Çözeriz.” Der.

 

***

 

Öbürü çözülmesi gereken açamazının hassasiyetine binaen ısrarla, “aman ha dostum, bir aksilik olmasın. Hayatım kararır.”

Öbürü, pişkin pişkin “bir aksilik olmaz. Telaşlanma. Çözeriz.”

 

***

 

Zaman yaklaştıkça kişinin tedirginliği artar.

Ama yapabileceği bir şey yok.

Bekler, bekler.

“Herhalde der kendi kendine, geleceğimle oynamaz ya.”

 

***

 

Gün gelir…

Telaşlanma. Çözeriz diye pişkin pişkin sırıtarak söz veren adamdan her hangi bir hareket yok.

Diğeri mahzun perişan. Kıvranıp durmaktadır. Söz veren,“olmadı” der, işin içinden çıkar.

 

***

 

Öbürü, çökmüştür, bitmiştir…

Ve önünde simsiyah bir boşluk…

 

***

 

Nasıl, bir kişinin geleceğiyle oynamak öyle pekte zor bir şey değilmiş, değil mi?

Umutların tükenişini simsiyah bir boşlukta seyretmek…