ÖBÜR DÜNYADAN MEKTUP

            Geçenlerde eski Belediye Başkan Yardımcılarından Rahmetli Ali Budak Beyle ilgili bir yazı yazmıştım.

            Bu yazımda, dürüst olarak yıllarca Gaziantep Belediyesinde hizmet vermiş bir insanın, neden şehrimizin bir yerine adının verilmediğinden söz etmiştim.

            Ali Budak Bey, öbür dünyada bu yazımdan haberdar olmuş (!) Kendisi ile ilgili bu yazım üzerine gönderdiği mektubu siz sayın okuyucularıma sunuyorum.

            xxx

            “Orhan Bey;

            Adımın bir caddeye verilmesi ile ilgili yazınızdan haberdar oldum.

Sende hiç akıl yok mu kardeşim? Bu iktidar döneminde, her şeyin maddiyata dayandığını, her şeyde para arandığını hâlâ öğrenemedin mi? Biraz izan, akıl sahibi ol artık.

 

            Hani, Nasrettin Hocanın başından geçen düdüklü bir olay var ya; ilçeye inen Hocaya, çocuklar düdük siparişi verirler. Ancak yalnız bir çocuk para verdiği için Hoca ona düdük getirir ya. Diğer çocukların “Hoca, bizim düdükler nerede?” sorusuna, Hoca “Parayı veren, düdüğü çalar” der ya!

            Onun gibi bir şey!

            Sanki çok önemli gibi, ver parayı, al caddeyi, sokağı…

 

            Yahu! Orhan Bey, gerçekten mi sende akıl yok, hiç mi bilmiyorsun; parayı verenin adının en işlek caddelere, bulvarlara verildiğini?

Şehitlerin veya bu memlekete hizmeti olanlardan bazılarının ismi de ya sokaklara ya da küçük parklara verildiğini daha bilmiyor musun?

Ha! Birde, bazı siyasetçilerin adı veriliyor bulvarlara, caddelere. Orhan Bey kardeşim, hele bir araştırıver bakalım, bu siyasetçiler ne yapmış bu memleket için?

 

            Benim, gözüm gibi koruyup çalıştığım belediyede ki hizmetim, bırak unutulup gitsin. Ben adım yâd edilsin diye dürüst çalışmadım. Ben Hak’tan korktuğum ve işin gereği olarak hizmet verdim.

 

            Bak Orhan Bey;

            Sana İslam’ın bir özelliğinden söz edeyim. Ölen bir kimsenin mezar taşına, onun kim olduğu ile ilgili yazı yazılmasının bile bazı din ulemaları tarafından doğru olmadığı ileri sürülmektedir.

İnsan, doğar, yaşar ve ölür; onun hesabı öbür dünyada görülür. İsminin bir yerlere verilmesinin, onu kurtaracağını mı zannediyorsun?

Hak dünyaya gelince insanı sorguya çekiyorlar. Söyle bakalım bu paraları nasıl kazandın; neden karaborsacılık ettin; neden adamcağızın arsasını ucuza kapatıp, sonrada aşna-fişna ile trilyonları vuruverdin; neden kul hakkıyla geliyorsun buraya, diye soruyorlar. Yalancı dünyada ismi bir yerlere verilmiş olması, kendilerini kurtarmıyor.

 

            Orhan Bey;

            Eğer adımın muhakkak bir yere verilmesi isteniyorsa, ben de karşılığı olan parayı göndermek isterdim.

Ancak, yalan dünyadan gerçek dünyaya geçerken, hudutta üzerimde birkaç metrelik kefenimden başka bir şey geçirmeye müsaade etmediler.

Bunun için para-mara gönderemeyeceğim.

 

Tarih, bulvar, cadde, sokaklara ismi verilenleri muhakkak irdeleyecektir. O zaman, işin aslı ve de faslı meydana çıkacaktır; gelecek nesil, yaşayan nesil gibi her şeyi öğrenip, bilecektir.

 

Hoşça kalınız.

 

ALİ BUDAK”