Paradan Önce Güven

Kadınlar ve gençler için girişimcilik, finansmandan önce güven meselesidir. Ekonomik destekler, cesareti beslediği ölçüde anlam kazanır.

Ekonomi çoğu zaman rakamlarla anlatılır. Oysa bu rakamları harekete geçiren asıl güç, insanların kendilerine ve yarına dair ne hissettikleridir. Yatırım kararları, tablolar kadar psikolojik iklimden de etkilenir.

Dünya Bankası ile VakıfBank arasında açıklanan ve KOBİ’lere yönelik 1.7 milyar dolarlık finansman desteğini içeren ortak proje, bu açıdan yalnızca bir kredi paketi değildir. Kadın ve genç girişimcilere yönelik özel desteklerin vurgulanması, ekonomide en kırılgan grupların güven eşiğine temas eden bir yaklaşımı gösterir.

Kadın girişimciler çoğu zaman yalnızca piyasa koşullarıyla değil, görünmez sınırlarla da mücadele eder. Sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı, hata yapma korkusu ve ciddiye alınmama duygusu, girişimcilik cesaretini zayıflatır. Destek mekanizmaları burada maddi olduğu kadar sembolik bir anlam taşır. “Bu alanda yerin var” mesajı, özsaygıyı güçlendirir.

Genç girişimciler için en belirleyici sorun ise belirsizliktir. Deneyim eksikliğinden çok, yarının nasıl şekilleneceğini bilememe hissi karar alma süreçlerini kilitler. Uluslararası desteklerin gençlere temas eden yönü, bu belirsizlik duygusunu azaltma potansiyeli taşır. Çünkü umut, ekonomik davranışların en güçlü tetikleyicisidir.

Psikolojik açıdan bakıldığında güven, girişimcinin yalnızca risk alma isteğini değil, uzun vadeli düşünme kapasitesini de belirler. Kendine ve sisteme güvenen birey, kısa vadeli kazanç yerine sürdürülebilirliği hedefler. Bu da ekonominin daha sağlıklı bir zeminde büyümesini sağlar.

Ancak güvenin hassas bir doğası vardır. Açıklanan destekler sahada karşılık bulmazsa, özellikle kadın ve genç girişimcilerde oluşan umut hızla hayal kırıklığına dönüşür. Bu da ekonomik durgunluktan daha derin bir iz bırakır. Çünkü kaybolan inanç, en zor onarılan sermayedir.

Bu nedenle ekonomik destekleri yalnızca mali araçlar olarak değil, toplumsal psikolojiyi şekillendiren unsurlar olarak ele almak gerekir. Paradan önce güven inşa edilmeden, kalıcı bir ekonomik hareketlilikten söz etmek mümkün değildir.