Güney İlleri Tabip Odaları yaptıkları ortak açıklamada, söz konusu kararın sadece bir hekimi değil, tüm sağlık sistemini derinden etkilediğini vurguladı. Açıklamada, sağlık hizmetinin çok boyutlu bir süreç olduğu, zararların her zaman yalnızca hekimin kusuruna bağlı olmadığı belirtildi.
“Sağlık hizmeti bir ekip işidir. Altyapı, malzeme, örgütlenme ve yönetim eksiklikleri de zarara yol açabilir,” denildi.
“Hasta-Hekim İlişkisi Tüketici-Müşteri İlişkisi Değildir”
Tabip odaları, tıbbi uygulama hatası davalarının tüketici mahkemelerinde görülmesini de eleştirdi.
“Sağlık hizmeti bir tüketim malı değildir. Hekimleri, hastayı müşteri gibi gören bir sistemin içine sıkıştırmak tıp bilimine ve insan yaşamına zarar verir,” ifadelerine yer verildi.
Yüksek Tazminatlar Hekimleri Riskli Branşlardan Uzaklaştırıyor
Açıklamada, artan dava baskısının hekimleri defansif tıp uygulamalarına yönelttiği, hasta ile doğrudan temasın yoğun olduğu branşlardan kaçışa yol açtığı da vurgulandı.
“TUS’ta artık genel cerrahi, beyin cerrahisi, kadın doğum gibi alanlar tercih edilmemekte. Hekimler düşük riskli branşlara yöneliyor,” denildi.
“Kamusal Fon Kurulmalı” çağrısı
Tabip odaları, sağlık hizmeti sırasında oluşan zararlarda ‘kamusal fon’ oluşturulması gerektiğini belirtti.
“Komplikasyon ya da tıbbi malpraktis nedeniyle mağdur olan hastaların zararları bu fondan karşılanmalı. Bu yöntem hem hasta hem hekim açısından hakkaniyetli olacaktır,” ifadeleri kullanıldı.
“Bilime Dayalı Adil Bir Karar Bekliyoruz”
Açıklamada, sürecin halen yargıda olduğu hatırlatılarak, “Bilime ve adalete dayalı bir karar verilmesini umuyor, tüm kamuoyunu sağduyulu olmaya davet ediyoruz” denildi.