İnsan kendini korur; gurur, çoğu zaman bir zırh ve bir haritadır bize. Nerede duracağımızı, nerede susacağımızı, ne kadarını vereceğimizi belirler. Ben de böyleydim. Sert, dik, sınırlarını bilen. Ta ki sevgi bir yerden başıma üşüşene kadar: bundan sonra susmak zorlaştı, sınırlar eridi, gururumun üstüne oturdum ve vazgeçmeyi öğrendim. Vazgeçmekten kastım, karşılıksız bir istek uğruna kendi benliğimden çalmaktı.
Bu yazı sadece bir itiraf değil, aynı zamanda bir ders, bir uyarı ve belki de bir ritüel. Çünkü ben gururuma ihanet ettim, sana kalabilmek için küçük parçalarımı birer birer sundum. Her sunduğum parça dönüşü olmayan bir yolun taşıydı. Ve şimdi diyorum ki: beni unut ama bunu unutma. Unutma ki insan sevgi uğruna kendini kaybedebilir; unutma ki seviyor olmak, ölçüsüz fedakârlıkla aynı şey değildir.
Sevmenin ölçüsü yoktur diye söylerler; doğru, ama sevgiyle kendini yok etmek arasında ince ama belirgin bir çizgi vardır. O çizgiyi fark etmek için çoğu zaman içimiz yanmak zorunda. Benim yanmam, benim uyanışım oldu. Her geri adım, her taviz, gururun bir daha ayağa kalkmayacağı korkusunu getirdi. Öte yandan, her kalkış da bana şu gerçeği gösterdi: sevgi, güçsüz bırakmamalı; güçsüz bırakan sevgi değil, karşılılıktan yoksun bir bağımlılıktır.
Bazen sevgi, bir aynadır; tutulan elin sıcaklığını verirken, aynı zamanda nerede eridiğimizi de gösterir. Ben aynada eridim. Bu sadece ilişkilerde tek taraflı verilen fedakârlığın trajedisidir: bir tarafın sürekli veren, diğer tarafın sürekli alan olduğu bir denge ölümcül olur.
Peki, ne yapmalı? Kendini unutmakla sevmenin farkını nasıl anlarsın? Basit: sevgi seni çoğaltıyorsa, iyidir. Seni azaltıyorsa, sorgula!
Bir ilişkide kalmak, sadece birinin varlığına tutunmaksa ve bu tutunma senin temelini sarsıyorsa orada bir sorun vardır. Gurur ya da egonun değil, özsaygının pusulasına bak.
Beni unut demek aslında öğretmektir. Unutma ki bazen kaybetmek, kazanmanın yollarından biridir. Unutma ki, bir insanın sınırlarına saygı duyulmuyorsa, orada sevgi yoktur; orada yalnızca talep vardır. Ve unutma ki bana ihanet eden yalnız gururum değil, benim kendi suskunluğumdu; defalarca izin veren ben de sorumluydum, evet ama bu öğretici bir acıydı.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, gururumu onurlandırıyorum. Beni bırakıp giden neyse, onu bırakıyorum. Beni unut ama bunu unutma: sevgi, kendinden vazgeçmeyi değil, kendinle birlikte büyümeyi öğretmeli.