Minimal Sevgi- Maksimum Kazanç İllüzyonu
Bazı insanlar ilişkilerde minimum sevgiyle maksimum kazanç elde etmeye çalışır. Küçük bir tebessüm, eksik sarılma, yarım yamalak ilgi… Bunlar, karşı tarafın gözünde ‘’yeterli’’ kabul edilse bile, aslında duygusal açlık yaşayan biri için bir ömür yetmez. Jung’un söylediği gibi, ‘’Bilinçdışı, farkında olmadığımızda hayatımızı yönetir.’’ Biz farkına varmazsak, kırıntıları öğün sanır, sevgi kırıntılarını aşk diye kabulleniriz.
Terk Etme- Terkedilme Kısır Döngüsü
İlginçtir ki, sevgi veremeyen kişi çoğu zaman karşısındakinden önce terk etme eğilimindedir. Çünkü terk edilme ihtimaline dayanamaz. Bu ‘’önce ben gidersem, yaralanmam’’ mantığının yansımasıdır. Ama aslında bu bir yanılsamadır: Giden, kendi içinde çoktan yaralıdır. Karşısındakini yaralayarak kendi korkusundan kaçtığını zanneder.
Sevgi Kırıntısının Bedeli
Sevgi kırıntısı ile yetinen kişi ise, ‘’bir gün daha fazlasını verir’’ umuduyla ilişkiye tutunur. Fakat bu durum kendi öz değerini zedelemekten başka bir işe yaramaz. Çünkü gerçek sevgi, bütünlüklüdür. Eksik verildiğinde, geride kalan sadece
tüketilmiş bir ruh ve yorgun bir kalp olur.
Jung’un dediği gibi: ‘’Bilinçli olmayanı bilinçli hale getirmediğimiz sürece, kader adını verip boyun eğdiğimiz şey aslında bizim hayatımızı yöneten gölgemiz olur.’’
İlişkilerde sevgi kırıntısına razı olmak da işte bu gölgenin bir oyunudur. Oysa insan, kırıntılarla değil, sofrayla beslenmelidir. Sevgi, eksik verildiğinde aşk olmaz; sadece yarım kalmış bir hikâye olur.
Sevgi kırıntısına razı olmak, aslında kendi kalbini aç bırakmaktır. Bir lokma umutla karnını doyurmaya çalışmak gibidir: yetmez, beslemez, sonunda hastalık yapar.
İnsan, sevginin artığını değil, hak ettiği bütünlüğü ister. Eğer karşısındaki sana sadece kırıntı sunuyorsa, masayı terk etmenin vakti gelmiştir. Çünkü kırıntılarla oyalanan, aslında kendi açlığını unutmaya çalışan kişidir.
Ve unutma: Kırıntıya razı olan, yarına aç kalmayı peşinen kabul etmiştir.