SEVGİDE KARDEŞ

Kardeş sevgisi bebeklikten çocukluğa geçtiğimizde öğretilmeye başlanır.

Bebeklikten kurtulup çocukluğa geçildiğinde, birkaç ay küçükler de dahil kendinden küçükleri göstererek, en sevimli ses tonu ile anneler  “Bak bak kardeş, cici,” diye gösterirler. Çocuk da anlayabildiği kadarıyla mimikleriyle, elleriyle, konuşmasıyla öteki çocuğu sever. Severken onunla kavgasız oynaması, oyuncağını paylaşması da öğretilir.

Kardeştir bu…

Sabah gözler açıldığında, gece uykuya dalınacağında aranan gözler.

Oyun arkadaşı, yemek yoldaşı, en iyi kavganın edildiği kişidir kardeş.

Bazen kulağı ısırılır, bazen saçı yolunur, bazen yüzü tırmalanır.

Harada gürede günlerin geçirildiği kişidir kardeş.

En güzel yemek onunla yenilir.

Az olan yiyecek onsuz yenilmez, bir elma ikiye bölünür.

Kendine giysi alınırken “Kardeşime de alalım,” denilen kişidir kardeş.

Yetişkinliğe geçtikçe en iyi, en güvenilen arkadaş, sırdaştır, omzuna yatılan kişidir kardeş.

Onunla her şey paylaşılır. Onunla ağlanır, onunla gülünür.

Ona karşı kin nedir, küslük nedir bilinmez.

Her hali ile kucaklanılır.

Sevgisi öyle büyüktür ki…

Kardeşin burnu kanasa, kişinin yüreği kanar. Uzaklarda olsa burunda tüter.

Bütün dünya insanı gitse, o, bırakıp gitmez.

Sen açken o asla uyumaz.

Can parçası, can yarısıdır kardeş.

O olmasa yarım kalır insan!

/

Bir de kan bağımız olmayan kardeşler var, öz kardeşler gibi sarıldığımız.

Beraber ağlayıp beraber gülünen. Ondan asla ve asla zarar gelmeyeceğini bilinen kadeş/ler. Yanında güven duyulan, dertlenmeye aranan.

Sevincinde sevinilen, acısında yanılan.

/

Günümüzde her değer gibi kardeşliğinde içi boşaltılsa da, kardeşliği dolu dolu otuz bir yıl yaşadığım, aradığımda hep yanımda bulduğum, annem ve babamdan olmayan bir kardeşimi, ağabeyim Ayhan Özkan’ı geçen hafta yaradanın kucağına gönderdik. Ardında koskoca acıyı, özlemi bırakarak gitti. Onu çok özleyeceğim. Ama iyi ki onu tanımıştım, iyi ki benim ağabeyimdi…

Sevgiyle