Sen hiç kimsenin hatırlamak bile istemediği o ‘’güzel sevme’’ halini seçtin.
Kirletmedin. Kirlenmedin.
Yarım yamalak değil, tam, sahici, içten sevdin.
Bir çıkar gözetmedin. Bir hesapla, bir planla yaklaşmadın. Sevginin pazarlıkla değil, teslimiyetle var olabileceğini bildin.
Ve bildiğin gibi de sevdin. Önünü ardını gözetmeden.
İyisinde yanında durdum, kötüsünde daha da sıkı tuttum.
Sözde değil, gerçekten omuz oldum. Olması gerektiği gibi.
Sevdiğim insana sadece sevgili değil; bazen dost, bazen sırdaş, bazen ailesi gibi yaklaştım. Çünkü ben ‘’ilişki’yi geçici bir heves değil, birlikte büyüyen bir bağ olarak gördüm.
Ben oradaydım.
Çünkü benim sevgim öyle kolayca vazgeçilecek cinsten değildi.
Bugün geriye baktığımda, ‘’keşke’’ değil ‘’iyi ki böyle sevmişim’’ diyorum.
Çünkü kendime yakışanı yaptım.
Temiz sevdim. İçten sevdim.
Gururla taşıyabileceğim bir sevme biçimiyle sevdim.
Ve bu yüzden asla utanmadım, pişman olmadım.
Ben sevmenin eski usulünü seçtim belki de…
Sahip çıkmayı, bağ kurmayı, sabretmeyi, inşa etmeyi…
Zamanın hızına, ilişkilerin yüzeyselliğine rağmen ben hala derinliği seçtim.
Hala da seçiyorum.
Bugün bu satırları kendime yazıyorum çünkü kimsenin farkında olmadığı, çoğu zaman değeri anlaşılmayan bir tarafımı onurlandırmak istiyorum:
Ve bu, kolay bir şey değil bu çağda.
Sen kendinle gurur duy.
Çünkü kimse görmese de, sen bildin nasıl sevdiğini, ve bu, zaten her şeyin özeti.
_Sevgiyle, kendime.