Zararsız Olmak

Bütün insanlar, inananlar inanmayanlar hatta beklide tüm canlılar kendi bildiklerine, inançlarına göre ibadet yaparlar, yapmalılar.

Buna müdahaleye hiç kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur. Olamaz da olmamalıdır da.

***

Yalnız yapılan ibadet, yapıldığı esnada ne şekilde olursa olsan; ibadeti yapan insan tarafından bulunduğu ortama ve de bulunduğu ortamdaki insanlara, canlılara zarar vermelidir.

***

Sözün özü:

Her ne şekilde olursa olsun kendi inançlarına göre ibadet yapan bir kimse sağındaki, solundaki, önündeki arkasındaki diğer ibadet yapan insanlara, yaptıkları ibadetlerini, eziyet haline getirmemeliler.

***

Eğer ben ibadetim sırasında, örneğin namaz kılarken, yakınımdaki insanları rahatsız ediyor, onlara yaptıkları ibadetlerini eziyet haline getiriyorsam; inanın sevaptan çok günaha giriyorum demektir.

***

İbadet; inanarak ibadet yapan bir kimsenin inandığıyla aracısız doğrudan huzuruna çıkması ona inandığını, ona ibadet ettiğini kanıtlama çabasıdır. Bunun içinde huzurlu bir ortamın olması, fani dünyayla ilişkisinin kesilmesi gerekir.

Ama…

Birlikte namaz kıldığın insan seni bundan alıkoyuyorsa; yani huşu içerisinde dünya gailesinden arınmış olarak, ibadetine mani oluyorsa işte o insan sevaptan çok günaha giriyordur.

***

Bu konu nereden mi icap etti?

Dinimiz, insanların ibadetleri esnasında – özellikle namaz kılarken -  zorluk çekmeden namazlarını kılınabilmesi için, her türlü imkânı biz insanlara vermiştir. Yeter ki; niyetimiz sahih olsun.

Sıhhati yahut ta fiziki durumun, namaz kılmaya elvermiyorsa; o zaman yere oturarak, bir sandalyeye ya da bir iskemleye oturarak, camilerimizin kenarlarında normal namaz kılamayanlar için yapılmış sedirlere oturarak namaz kılmaya cevaz vermiştir.

Hatta… Yatalak hastaların dahi namazlarından kalmamaları için dinimiz “yattığın yerde, hatta gözlerinle namazını eda edebilirsin” demiş.

***

Her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan da imsak ta, “cüz” sürmek için camie gidiyorum.

Bende oturarak kılıyorum namazımı. Benim gibi kimileri de.

Ancak dayakla yürüyen hatta dayakla yürürken dahi yalpalayan bir arkadaşımız namazı ayakta kılmaya çalışıyor. Özellikle; secdeye varıldığında bu arkadaşımız hem sağındaki, hem solundaki hem de arkasındaki insanları rahatsız ediyor.

Secdeye varıldığında sol ayağını tam toplayamadığı için; o sakat ayak arkasında namaz kılan insanın başını koyacağı yere geliyor. Arkadaki adam başını nereye koyacağını bilemiyor.

“Ka’de” oturuşunda“Ettahiyyatü” okunurken hem sağındaki hem solundaki insan yine rahatsız. Çünkü ayaklarını tam toplayamadığı için solunda namaz kılan, sağındaki insana da abanarak oturduğu için sağındaki insan rahatsız.

Namaz adabından dolayı saflarda boşluk kalmaması gerektiğinden insanlar istemeseler de o eziyeti çekiyorlar. 

***

Tanımadığım birisi. “Yahu kardeşim sen bu haldeyken hem kendine acı çektiriyorsun, hem yanındakileri rahatsız ediyorsun.” Diyemiyorum.

Ya ters bir şey söylerse?