Bir keresinde sen sigara içen erkeklerden hoşlanırım demişsin 10 yaşımda beni sigaraya başlattın biliyor muydun?
İlkokul 4. sınıfa yeni başlamıştık henüz, ciğerlerimin katili olmuştun. Sen beni fark etmedin belki, ben elimde sigarayla evinizin önünden günde kırk kere geçerdim. Evet evet eminim. Günde 40 kere, çünkü 2 paket sigarayı üfleyip üfleyip atardım. Belki 60 yada 80 kerede geçerdim ama, param iki paket sigaraya yetiyordu.
Ben günde kırk kere önünden geçtim,
Sen beni bir kere bile görmedin
Bir kere gelip de seni seviyorum diyebilseydim her şey çok farklı olurdu belki. Diyemedim. Utandım, kendime bile söyleyemedim.
Hiç unutmam pazar sabahıydı.
Ekmek almaya çıkmıştım evden, umutlandım aniden. Yolumu değiştirip gidecektim ekmekçiye. Bu kez görecektim seni emindim. Sokağınıza girip de başımı camınıza çevirdiğimde dünyalar benim olmuştu. Camın kenarında oturuyordum, fakat içeriye doğru bakıyordun, televizyon izliyordun herhalde. İlk kez hazırlıksız yakalandım sana. Sigaram yoktu yanımda. Hem seni görmek istiyordum. Hem beni görmeni istemiyordum. Belki hoşlanmayacaktın benden. Yanımda sigaram yoktu çünkü.
Senin yüzünden o birinci sigarasının tütünü az mı dişimin arasına girdi, az mı genzime kaçtı.
Bir saat bekledim karşı duvarın dibinde, başını hiç dışarı çevirmedin, gene görmedin beni, ben yüzünü gene göremedim.
Ekmek geldi aklıma birden, uzaklaştım.
Sonra harçlığıma sigara aldığımı anladılar evden ve harçlığımı kestiler. Beni beğenmezsin diye bir daha da geçmedim evinizin önünden.
Hiç deneyemedim seni seviyorum demeyi.
Sevmiyorum demeyi de deneyemedim ne yazık ki, seviyordum çünkü. Ama sevmiyormuş gibi yaptım ondan sonra, evinizin önünden de geçmedim, sigarayı da bıraktım. 10 yaşındaydım çünkü…
Birkaç yıl sonra ortaokula başladım. Orta bir boş geçti. Orta ikiyle birlikte yeni sevme sezonunu da açtım çok şükür.
Hayatım değişti. Okul yolumuzun aynı olduğunu öğrendiğim günden sonra hiç okula geç kalmadım mesela.
Bir alt sokakta oturuyordu. Her gün okula birlikte gidip gelmek için evden 15-20 dakika erken çıkar sokağının başında beklerdim. Baktım kapıları açıldı. Hiç bozuntuya vermeden sanki şimdi geçiyormuşum gibi günaydın der yürümeye başlardım onunla birlikte okula kadar.
Sonra ızdırap gene başladı. Bir türlü söyleyemiyordum ona da. Gözlerime bakıyordu bekliyordu bir şey dememi. Diyemiyordum.
Dünyadaki en zor şeyin “seni seviyorum” demek olduğunu orta ikinci sınıfta öğrendim.
Hergün erkenden evden çıkmama annem kızıyordu fakat ben aldırış etmeden sokağın başına varıp onun çıkmasını bekliyordum.
Havalar soğuktu annem hasta olurum diye endişeleniyordu ama nafile.
Bir Çarşamba sabahıydı. Gene başladım sokaklarının başında beklemeye. Bir saat beklemişim gelen giden yok. Gittim okula. Geç kalmıştır belki dedim. Her teneffüs zili çaldığında direkt sınıflarının önündeydim anında. Yoktu.
Perşembe yok
Cuma yok
Cumartesi Pazar zaten yok.
Ömrümün en geçmez beş günüydü.
Pazartesi sabahı gene aynı saatte ordaydım. Baktım çıktı. Dünyalar benim oldu o an. Mutluluğum gözlerimden okunuyordu. Meraklanışım da. O da anlamıştı zaten. Hastalandığını o yüzden okula gidemediğini anlattı.
Ast subaydı babası.
O yıl babasının tayini Adana’ya çıkmıştı. Babasıyla birlikte kendinin tayini de.
Ona da diyemedim bir türlü, her şeyi denedim söyleyebilmek için. Diyemedim. O da gitti kendisini sevdiğimi bilemeden.
Benim aklımda gitti onunla birlikte. Bocaladım epey, derslerin çoğunu ikinci dönemde toparladım.
İlkokulda aşık oldum unuttum.
Ortaokulda gene aşık oldum onu da unuttum.
Sonra lisede bir aşık oldum. Dünyayı unuttum.
O gün bugündür sigara alkol ne varsa hepsini tattım.
Hiç birinde de söyleyemedim.
Bir kere bile seviyorum diyemedim.
Çok zor bir şeymiş.
Hele o lisedeki yok mu o lisedeki,
BEN ONUN BAKIŞINA YANDIM
O BENİM YANIŞIMA BAKTI
O baktı ben yandım
Ben yandım o baktı
Baktıkça yandım, yandım, yandım… Söyleyemedim…
Şu gün olmuş gene söyleyemiyorum. Ağzımdan o iki kelimeyi çıkaramıyorum bir türlü.
Belki de görgümüz oydu, onun için böyleydim. Tek ben değil, arkadaşlarımın çoğu da böyleydi.
Şimdiki çocuklara gençlere bakıyorum hepsi de su gibi içiyorlar “Seni Seviyorum”u. Kızı oğlanı yok.
Kızıyorum onlara içimden, bizim kutsal saydığımız o cümleyi her gün bir başkasına süsleyip püsleyip söyledikleri için.
Ya zaman hızlı,
Ya biz yetişemiyoruz.
Bilmiyorum.